doğrudur insanların mutsuzluğunun sebebi çalışma hayatır, günde 9-10 çalışırlar ellerine 3-5 kuruş geçer ve yetmez, yetmeside imkansızdır, aldığı parayla yılda 3 gün tatile çıkamaz,tatil günü evine kapanır ve parasızlığını düşünür, içi yanar da yanar. maalesef ki çoğumuz iş verene çalışırız, yani efendilerimize onlar kazanır biz üzülürüz.
eski karısını öldüren adamların bunu neden yaptığını düşünüce iş hayatının yolunda gitmemesi, bundan dolayı evini geçindirememesi ve bunun sonucu olarak evde başlayan huzursuzluğun boşanmayla sonuçlanması geliyor aklıma. adam mutsuz eve gidiyor karısı da yaşanan stresten ve maddi imkansızlıktan mutsuz. Sinirlerini birbirlerinden çıkarıyorlar. adam karısından evdeki vazifelerini yapmasını bekliyor. ama kendisi vazifesini yerine getiremiyor, evi geçindiremiyor. dırdır etmeye meyilli kadın bünyesi de bunu adamın başına kalkıyor. sonuçta bu mutsuzluk boşanmayla sonuçlanıyor. çocukların ne halde olduğu zaten ayrı bir konu. sonuçta erkekliğine laf gelen adam bir yerde kaldıramıyor ve acı sonuçlar ortaya çıkıyor.
mutsuzluğun nedeni çalışma ortamı ise bu işyeri terörüdür.
(bkz: mobbing)
ama işi olmadığı için mutsuz olan onca insan varken varolanla başa çıkabilmeyi öğrenmek ve denemek çok daha akıllıca olacaktır.
az çalışıp az harcamak varken; çok çalışıp, çok harcama hırsı. içimize enjekte edilen düzenin eseri. birey olarak, gelire göre gider hesaplamak yerine; tüzel kişiliğe bürünüp; gidere göre gelir hesaplar durumuna düşürdüler. *****
tekdüze çalışma hayatını seçenler için doğrudur.
ama çalışırken zevk alanlar; hep yeni şeyler öğrenip kendini geliştirenlerdir...
örnek olarak (bkz: bir satır alttaki alıntı)
--spoiler--
"Çalışırken dinlenirim, dinlenirken çalışırım."diyen Honore de Balzac gibi çalışmayı en büyük erdem kabul ettiğini söyleyen ünlü eğitimci Ali Erkan Kavaklı, çalışmanın ve yeni şeyler öğrenmenin insana zevk ve mutluluk verdiğini söyledi.
Bilginin beyin vitamini olduğunu vurgulayan ve öğrenme ve düşünmenin beyindeki dopamin sistemini harekete geçirdiğini anlatan Kavaklı, "Allah ayaklarımızı yürümek, gözlerimizi görmek, kulaklarımızı duymak; beynimizi de öğrenmek, düşünmek, yeni projeler üretmek için yaratmış. Nasıl insan sevdiği yiyecekleri yiyince dil ve damağı bayram ediyor, vücudu besleniyorsa yeni bilgiler öğrenince de beyin bayram ediyor. Beyin öğrenmek üzere programlanmış bir organdır. Ders çalışmak beyni beslemektir. Öğrenen insan beynine ziyafet çeker. Beyin öğrenmeyi, dopamin, serotonin ve endofrin gibi sıvılar salgılayarak ödüllendirir. Bu sebeple okuyan, araştıran ve öğrenen insanlar mutlu olur." dedi
--spoiler--
otur oturduğun yerde kabilinden entry girenlere, şöyle alalade baktımda, beyefendiler cumartesi çalışmıyor. Yaşamlarımızın ırzına geçiliyor tek tek.. cumartesi çalışmama hususu tek başına-başlı başına mutluluk kaynağıdır.. ahkam kesmeyelim kolayına..
başlığın özüne dönecek olursak..
bakın özüne diyorum.. sevdiği insanlarla, sevdiği işi yapan insanın dahi mutsuz olması muhtemeldir. Buradan ben şunu çıkarırım, insan algılarını işten gayri hiç bir şeye açmıyorsa sefa pezevengi olabilir pekala.. fakat işin içinde sınıf atlama derdi vardır, ve iş hayatı 7 den 70 e sıkıntı kaynağıdır herkese..
kısmen yanlış olan önermedir. eğer ki doğru insanlarla, düzgün insanlarla, dürüst insanlarla çalışıyorsan, arkandan kuyunu kazacak insanlar yoksa çalışma ortamında, çalışmak gayet keyif verici güzel bir olaydır.
aslolan zaten buradan yola çıkıp kanaat etmek ve mutlu olmayı başarmaktır. yoksa sıkıntı biter mi hiç? herkeste mevcut.
mesela 1 saat sonra işten çıkıp evime gideceğim, duşumu aldıktan sonra yemeğin üzerine şahane bir türk kahvesi içip haftasonu keyfine gireceğim.
(#6846381)
hatta oğlumla ps oynama ihtimalim bile var. daha ne olsun!
bir insanın ortalama günde sekiz saat çalıştığı varsayılırsa, ortamı paylaşıyor olması dikkate alınırsa çalıştığı ortamdaki huzursuzluğundan kaynaklı oldukça doğru, hatta üstüne basılan önermedir.