bir müslümanın asla takınamayacağı tavırdır. bir insan doğuştan müslüman değildir. müslüman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek ayrı bir konudur. insanın islam dairesine girmesi yani müslüman olması için kelime-i şehadet şartı vardır. kelime-i şehadet insanın idrakıyla ve lisanıyla ne tasdik etiğini anlayabilecek yaşta olması ile mana bulur. kabul ve teslimiyetin saf olabilmesi için islam, muhatabından iki şart daha ister ki bunlar özgür irade ve akıl sağlığıdır. bu bütünlük içinde insan tercihini cüz-i iradesiyle hür bir şekilde yapar. cüz-i irade seçimin iki'den(veya daha çok) bir'ini karar vermesi üzerinedir. burası insanın tamamen yalnız ve mutlak özgür olduğu bir alandır. allah insana reddetme fırsatını ve kendisine inanmama özgürlüğünü de iş bu cüz-i iradeyle tanımış olur. bu hak demokrasinin değil bizatihi allah'ın verdiği bir haktır. elbette hata yapma fırsatı ve tevbe etme hakkını da verdiği gibi...
taş taş olduğunu inkar etse de taştır. buna, istemese de taşın taş olmak konusundaki teslimiyeti diyoruz. kuzey kore'lere neden asker gönderdiğimiz konusunda bir şey diyemeyeceğim.
'islam dinine göre insanlar islam fıtratı üzere doğar'. cümleyi böyle kurup sonra saçmalama özgürlüğümüzü kullanalım.
evet canım, her demokraside seçme özgürlüğüne inandığını sanan köleler vardır.
belki hoşuna gider o cümleyi şu şekilde cici göstereyim: insanlar doğuştan iyiye eğilimlidir. ama anne baba çevre mevrus günah inancı insanı günahkar yani destrüktif yani freud yapar.
insanların inanmama ozgürlüğünün kabullenilmesi en şart ve gerekli şeylerden biridir. kabullenilmemesi gereken şey insanların inandıklarına çamur atmaktır. bırakın efendim herkes neye inanıyorsa inansın.*
kim inanmıyorum derse desin insanın muhtaç olma konumundan yola çıkılarak muhakkak bir inancı olduğunu düşünmemden dolayı olan durum.çöpe sapa kurda kuşa inağe öküze neye olursa olsun insan olan varlık muhakkak inanmaya ihtiyaç duyar.
yaşam felfesini kitab'a göre ayarlayan kafatası avcısı davranışı.
abdul-lah oğlu muhammed'in yazdığı kitaptaki al-lah, ''cehennemi inanmayanlarla dolduracağım'' diye tehdit ederse,
'' kafirleri gördüğünüz yerde öldürün'' derse
muhammed hazretleri, mekke'deki bütün putları parçalayıp, el-lah putunu tek tanrı olarak kabul ettirmek için oraya-buraya savaş ilan eder,
insanları öldürür, kızları-kadınları haremine katar-mal gibi ona buna dağıtır,
esir pazarında sattırırsa,
fanatik müslüman da el-lah putuna inanmamayı bir türlü kabullenemeyecektir.
asıl derdi islamla olan sikkoların kıçlarından uydurduğu şey.
kardeşim inanmıyorsun anlıyorum, inanmayabilirsin, kimsenin sana bu konuda diretmeye hakkı yok.
sen neden dır dır vır vır mayasıllı göt gibi inanan insana aşağılık muamelsei çekiyorsun ki a sığırım, dingilim...
akıllı olun alırım aklınızı. özgürlükmüş değilmiş. sanki bana inanacaksın amına koyayım. çok da sikimde.
inanmama özgürlüğünü kabullenemeyenleri bende hiç anlamam ama anlamadığım diğer konu, insanların inanma özgürlüğünün kabullenilmemesi, hatta inanılan konuların alay konusu edilip küçümsenmesi. sol framede arasıra görülen başlıklar vardır örn: hem namaz kılıp hem modernim demek , namazın gereksizliği, vs, ve tam tersi inanmayanları küçümseyen başlıklar.
inananlar ve inanmayanlar birbirlerinin yakasını bıraksa belki koşar adım ilerleyeceğiz sanırım.
hadis-i şerif ''dinde zorlama yoktur''