arkadaşım erkeklerin neden büyük göt ve meme sevdiğini, kadınların neden güçlü görünen ve simetrik yüz hatlarına sahip erkeklerden hoşlandığını, evrim denen şeyin genetik yapımızı nasıl etkilediğini biz de biliyoruz.
iki tane gazete küpürü okuyup evrimi bulan adam gibi sikko sikko atar yapmayın.
fiziksel boyutundan öte insanların kendilerini nasıl kandırdıkları üzerine konuşuyoruz burada.
o zaman her şeyi gugıldan arayıp sözlüğü de kapatalım amına koyim.
yav arkadaşlar bi bitmediniz. elinizin altında dünya tarihinin en iyi icadı internet var. düşüncelerinizin neredeyse tamamını işgal eden bu "aşk" denilen olguyu niye araştırmıyorsunuz?
bak canım kardeşim. kadınlar son derece hypergamous varlıklardır. hypergamy kendinden daha zengin, yakisikli/guzel, guclu yani daha yuksek statulu (daha iyi genler) biriyle evlenme ve cocuk yapma cabasidir.
sen istediğin kadar kriter belirle, "vay efendim ilk bakışta kan beynime sıçradı" tarzında yorumlarda bulun, aslında olan: karşındakinin sadece "simetrik" yüz yapısı olduğu için genlerinde problem olma ihtimalini minimize ettiğin için, aşık olmuş oluyorsun.
insan bir hayvan, sadece düşünebilen, dili icat etmesi sonucu, düşüncelerini somutlaştırabilen bir canlı türü. herkes evren tarafından kendisine atanan dna'sının kölesi ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
bu işin genetik boyutu. psikolojik kısmı bundan daha alengirli. en azından temelini öğrenmiş oldun.
filmlerdeki dizildrdeki gibi tanisacaklar ve oyle bir ask yasayacaklar zannediyorlar.
ustelik yanindaki kizla erkekle saga sola hava atacak.
sevdiginin hicbir sorunu kusuru olmayacak. sabah kahvalti himm portakal suyundan bir yudum alip ise kosacaklar.
ogle yemeginde sık bi restaurantta bulusacaklar.
aksam yemegi zaten sarapli. belkide mangalli.
sonra bi grup kurulacak. yakin dost grubu. oysa en yakin arkadasin sevgiliyi sevmeyebilir. ya da onun karisi seni sevmez.
neyse konu uzun.
olay su. yasayamadigimiz hayalimizdeki gibi bir ask.
hatta beynimizdeki ozellikleri yukledigimiz. istedigimiz tipi fikri ozelligi aslinda oyle olmayan bir insana yukleyip onu oyle gorup.
sonra ask bitince seks doyurunca.
ayrilmak. onu da kendinide uzmek.
Adamım, aşk, bir insanın sana kendini hissetmeni sağlaması ile doğar. Ulan benim kalbim varmış diyeceğine aşık oldum ölüyorum dersen böyle sikko başlıklar açarsın.
sadece aşk, çok fazla sevgi ister ve ikinci defası için daha fazlasını üçüncü defası için daha da fazlasını bulmalı ve en önemlisi verecek bir insanla karşılaşmalısınızdır.
ama aşk kötüdür, uyutmaz, zehir gibidir, afallatır.
geceleri mundar olursunuz.
tavsiye etmiyorum, tabi elinizde de değil biliyorum.
evet bu gece de aklıma bu takıldı. konuşalım, tartışalım istedim.
öncelikle birkaç sorum olacak;
- aşk nedir?
- insanlar neden genelde fiziksel ve bilgi birikim, statü bakımından dengi olarak gördüğü kişilere aşık olur?
- en önemlisi insan hayatı boyunca kaç kişiye aşık olabilir?
siz bunlara kendinizce cevaplar verirken ben de kendimce bir açıklama getireyim;
bir insan ne kadar sosyal olursa olsun hayatı boyunca takriben, maksimum 3-4 bin insanla yüz göz olabilir. bu da dünya geneline vurduğumuzda toplam insan sayısının 2 milyonda 1'ine tekabül ediyor.
buna rağmen herkes hayatı boyunca 1 defa dahi olsa aşık olur ve kendine vazgeçilmez bir kutsal yaratır. bu aşk onun gözünü o kadar kör eder ki insanın sadece hayatta 1 defa, 1 kişiye aşık olabileceğini düşünür. hiç aşık olmadan da bunu savunan insanlar yok değildir.
olayı bu şekilde formülize ettiğimizde herkesin, ne büyük tesadüftür ki 2 milyonda 1'lik bir dilim içerisinden o şanslı kişiyi bulup aşık olduğunu düşünmemiz gerekir.
doğru mudur? asla.
bizim yere göğe sığdıramadığımız, o çok ulvi duygunun gerçeklikle örtüştüğü bir tanım yapacak olursak;
aşk: fiziksel beğeni + sosyal statü + biraz da çeneye bakıyor.
aşk diye yücelttiğimiz yere göğe sığdıramadığınmız şey bunlardan ibaret işte.
eğer karşımızdaki insan bunlara sahipse ve kafa yapılarımızda birazcık uyuşuyorsa, birlikte geçireceğimiz güzel zamanların yarattığı mutluluk ve alışkanlık duygusuyla, kör kütük aşık olduğumuzu sanıyoruz.
e oldu ki ayrıldık. 3 ay sonra aynı kriterleri sağlayan başka bir insana aşık olabiliyoruz.
örneğin;
hanginiz cahil bir insana aşık oldu bugüne kadar? ya da hanginiz size göre 2-3 gömlek daha çirkin bir insanı sevdi? sevemez.
donanım olarak size en yakın hatta mümkünse daha yukarıda olan insanların peşinden koştunuz hep. bu da ortalama bir güzelliğe ve kültürel birikime sahipseniz ülkenin neredeyse 3'te birini sizin potansiyel sevgili adayınız yapıyor. o olmasa da iki gün sonra başkası olacaktı yani. oluyor da nitekim. ayrılıyorsunuz 3-5 ay sonra hoop başkası geliyor.
eyyorlamam bu kadar genşler.
üşenmeyip okuyan arkadaşların görüşlerini ve eleştirilerini bekliyorum.