bir çapulcuya göre borç felaket demektir. adamın ekonomi anlayışı bu kadar sığ. borç yiğidin kamçısıdır. önemli olan borç miktarı değil çevrilebilir borç stoğu ve borcun gsmh oranıdır. işte bu çapulcu sürüsü ekonominin bu basit kuramını bile anlamaktan bilmekten acizdir.
haa bide her şeyi satıyorlar zırvası var ki cavaben keşke sizde para etsenizde satsak ama alacak keriz yok!
özellikle türkiye'de sıkça görülen durum. borsa yükseliyor, iniyor, çıkıyor, batıyor, patlıyor. fakir olan ise hala fakir, ama adam borsa yükseldiği için seviniyor. oysa hala fakir, ama seviniyor.
dış borç konusunda amerikanın lider olmasını iyi bir örnemkmiş gibi önümüze sunanları gösteren başlıktır. 2 yıl önce amerika tarihinde ilk defa resmi iflasını açıklamamak için borç tabanını aşağıya çekti. adamlar parasızlıktan orta doğuya giremiyor. g8 zirvesinde suriyeden bu yüzden vazgeçildi.
kesinlikle yanlış tespittir. dünyada en çok dış borcu olan ülkeler sırasıyla amerika, ingiltere, almanya'dır.
türkiye'deki dış borçlanmanın büyük kısmı da özel sektör dış borçlanmasıdır. özel sektör dış borçlanması iyiye işarettir. türkiye'nin çalıştığının, ve türk şirketlerine kredi veren kuruluşların türkiye'yi geleceği güvenli bir ülke olarak görüklerinin işaretidir.
ekonomi konusundaki cahillik diz boyu hakkaten. ulusal kanal, halk tv'den bu kadar bilgi alınır işte.
kesinlikle doğru önermedir.
ekonomiyi sosyal medyadan kaynağı kıçları olan aptallardan takip edersen tabi hiçbir şeyden haberin olmaz.
%50 ye göre türkiye batmış cenaze namazı kılınmı helvası yenilmiş zeten. zokayım böyle orantısız zekaya.
george orwell' in 1984 adlı romanında, büyük biraderin yaptığı gibi halka üzerinde oynanmış, yalan bilgiler vererek ve bunu her konuda aşırı dozda yaparak, halkın yaşantısını ve imkanlarını da elinden almak yoluyla başlatılmış olan şuursuzlaştırma işleminin ürünüdür. bir gün denir ki, şu ülkeyle böyle iyiyiz, şöyle ortağız, ertesi gün bu diktatörlerle işimiz olmaz bizim. bir gün denir ki ekonomi şöyle iyi, ertesi gün denir ki şuradan şu kadar borcumuz vardı, sildik artık borç veriyoruz. denir ki milli gelir bu kadar, kişi başına gelir şu kadar; ama masadaki yoğurt aynı miktar, et daha az, öğün daha kıt, cebe giren aynı, çıkan iki katı. denir ki avrupa' da da benzin pahalı; ama aslında adam senin gibi 700- 1000 lira değil 3000 euro kazanıyor, litresi de 4 tl değil, 2.5 euro... yani paranın alım gücü yarı yarıya.
denir ki eylem zararı bilmem kaç lira, başka mitinge arabasıyla gelene 100 tl' lik benzin verilsin.
ondan sonra ekonomi iyi zannedilir.
edit: eksileyen hıyar ya bu yalanları atanlarca zengin edilmiş, artık böyle dertleri olmayan biri, ki hiç zannetmiyorum, ya da dediğim gibi üç kuruşluk kazancıyla alabildiği azıcık şeyin yanına yardım niyetine verilen makarna sayesinde dünyaları aldığını sanan bir ahmak. neyse... gün gelir o da anlar, neyin gerçekte ne olup, ne olmadığını. şimdilik kendisine iyi uykular...
imf'ye ödenen 20 milyar dolarlık borcun, makarnayla beslenen sığırgil tayfasının ağzına marş olması durumudur amk.
Adam hiç sormuyor," tamam kardeş iyi güzel de, 130 milyar dolarlık dış borç, 337 milyar dolar oldu, ne iş ?" diye..
ahmete 200 lira daha borçlanıp mehmete ödediğin 10 liranın reklamını yapmaktan ne farkı var lan bunun ?
edit: eksileyenleri cidden merak ediyorum. olm eksi vereceğine gelip kendi fikrini sun da bi boka yarasın. sığır tayfası demekle hata etmediğimi görüyorum şu an.
