insanların dış görünüşleri yüzünden eleştirilmesi

entry5 galeri0
    5.
  1. Küçükken dahi böyle bi sikiklik yapmadım. insanların
    Saçınız başınız dağınık diye demediğini bırakmayan piçler tanıyorum.
    -O saç ne amk ? Maymuna benzemiş.
    -Şunun tipine bak kıro hapisten kaçmış vb.

    Bunu yapanlar sadece sokaktaki üç beş piç değil. Akrabalar dahi yapıyor.
    -O saçını öyle görmicem bi daha hede.
    -Hede o saçını kestirmezsen buraya uğrama bi daha.
    Ulan ayıp değil günah değil o.ç sana ne?

    Dedem geçen aynı şeyi yaptı ne desem şaşırdım?
    -Olm bu ne saç? Derhal bunu kes. Sen saroşun piçin çocuğu değilsin!
    Ne deyim bunlara ne deyim. Adamların bu kadar sövüp soktuğu saç metalci saçı filan da değil. Uzunluğu 4 parmağı geçmez.

    Başka bir gün Bim e girdim. Bi kaç şey aldım parasını ödedim bi de adetimdir kolay gelsin dedim kasiyere yüzünü buruşturup diğer müşteriye döndü. işin güzel kısmı şu ki imza marka ceket giyip saç tarayınca aynı piç bu sefer ağzımın içine düşüyordu. Dedim hepinizin mına koyyim.

    insanı ilk görünce direk yüz ifadesine ve sözcüklerine konuşmaya giriş yerine vurgu tonlamasına bakarım. Millet kılık kıyafete bakıyor. insanı dış görünüşe göre yargılayan adam cahildir, yobazdır ateist de olsa müslüman da olsa. Hepsinin bin belasını diyor ve yazıya son veriyorum...
    1 ...
  2. 4.
  3. imaj kaygısı yaşayan bireylerin; kendilerinden farklı gördükleri kişileri, küçük beyinlerinin izin verdiği ölçüde ve kendi dar görüşleri içersinde algılamaya çalışmalarının sonuçlarında ortaya çıkan, hep duyduğumuz ''kısa saçlı metalcimi olur?'' ''konsere eşofman altı ile çıkılırmı?'' ''çok renkli giyinmişsin, çok siyah giyinmişsin'' ''tipe bak'' ''concon la bu'' ''giyinmesini bilmeyen adamla işim olmaz zaten'' vb. labunya zevzekliklerinin, eleştiri sınırlarını zorlayan, çekememezlik eylemleridir.
    2 ...
  4. 3.
  5. belli bi zamandan sonra insana* çok gülünç gelen olay.
    gülünç gelmesinin tek bir sebebi vardır.ne yapılan eleştiride ki denilenlerdir, ne de kimin eleştirildiğidir.önemli olan kimin eleştirdiğidir.

    ilkokul,ortaokul ve lise zamanlarımız da "dış görünüm" devlet veya özel hiç fark etmez tüm okullarda çok önemliydi.ve o zamanlarda herkes birbirleriyle alay etmistir,eleştirmistir.ama o zaman ki kafa yapısı farklıydı.
    20-25 yaşına gelmiş bi insan konserde veya benzeri bi platformda birisini kıyafeti yüzünden alay alırcasına eleştiriyorsa o insanın kafa yapısını açmak lazım.içinde ne var diye.

    istanbul'da ki tüm gece hayatı ve konserler içerinde sıkça bulunan biri olarak dış görünüş yüzünden eleştirinin olduğunu bende sıklıkla gördüm ve görmeyede devam edicem.ve böylede devam edicek.insan genede bildiğini gibi davranıcak ve bu söylenenleri, söylenmemiş gibi görücek.ezikliğinden değil.çünkü böyle eleştiri yapan insanlar akıllı değildir.beyni yoktur.ne diye konuştuğunu bile bilmez.belki de eleştirinin nedenide budur.
    1 ...
  6. 2.
  7. "bak bil ki domuzların önüne inciler serilmez
    mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez
    ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da
    sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma "

    mevlana
    5 ...
  8. 1.
  9. "2012 filmi ara vermiş herhalde" diyerek sırıttı uzun kaşkollu çocuk, tam da ben önünden geçerken. suratına baktım, aşağılayıcı bakışlarla beni süzdü. gülümsedim. aklı sıra bana çarptığı lafı ciddiye almamama bozuldu muhtemelen, yanımda ki arkadaşıma "herhalde şu çocuğun yaşı kadar kısa film yönetmişimdir" dedim, arkadaşım da gülümsedi, uzun kaşkollu çocuk bozuldu. ilerledik, bir masaya dayanarak sigaralarımızı yaktık.

    ipekyolu film festivali vardı bursa'da, imkanımız olduğunca da katılmaya özen gösteriyorduk. lakin uzun kaşkollarımız, garip şapkalarımız ya da paspal gömleklerimiz yoktu, işten çıkarak zar zor yetişiyorduk her filme, üzerimizde de o gün işe giderken ne giydiysek o oluyordu. zaten kıyafet önemli değildi, en azından benim için, önemli olan filmi izlemek, akıllı arkadaşlarla o filmler hakkında tartışmak, beyin cimnastiği yapmak, sinema nereye gidiyor o konuda fikir sahibi olmaktı.

    peki o çocuk, işten çıkıp geldiği için üzerinde ciddi kıyafetler olan bu adamın stop motion çektiğini, hemen hemen her film festivalini takip ettiğini biliyor muydu. hayır, sadece kıyafetleriyle ilgilenmiş, yargısını koymuştu ortaya, sanat sevici derlerdi onlara, sanatsever değil, sanat sevici.

    ***

    "bebek yetişeceğim söz, panik yapma" dedim telefonda. arayan ahugözlümdü, blues festivali vardı o akşam bursa'da, geç kalacağız diye panik yapıyordu, zira aynı günün sabahında odtü'de bir konferans'a katılmam gerekmiş, planlarımız biraz aksamıştı. konferans sonrası derhal yola çıkmış, aradığında eskişehir'i yeni geçmiştim. hızlanmam gerek diye düşündüm, ac/dc'nin eski albümlerinden birini takıp, gaza yüklendim, senede bir gün oluyordu blues konseri bursa'da, yetişmem gerekiyordu.

    bursa'ya girer girmez ahugözlümüm evine gittim, apartmanın önünde bekliyordu, onu aldıktan sonra konser mekanına geçtik, geç kalmıştık, ama en azından konser halen devam ediyordu. konferansta aynı zamanda konuşmacı da olduğumdan, üzerimde ki kıyafet ciddiydi, her ne kadar ceketimi çıkarıp arabada bıraksam ve kravatımı cebime koysam da, yapacak bir şey yoktu, öncelikli amaç konseri izlemekti, eve gidip tipimi ortama uyduracağım diye daha fazla blues'dan mahrum kalmak saçma olurdu, kıyafet sonuçta bir kumaş parçasıydı.

    konsere girmeden önce sevdiğimiz bir sözlük yazarını aradık, mekanın önünde bira içtiklerini söylediler, yanlarına gittik, 4 adet yazar vardı, bazıları ekşi'den bazıları uludağ'dan, selam verdik, dostumuzun halini hatırını sorduk, lakin pek sıcak karşılanmadığımızdan olsa gerek, yanlarından ayrılarak konsere çıktık.

    ***

    http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=17325862

    dün akşam bu entry'i okudum, o gün orada olan yazarlardan biri bu entry'i; beni ve yanımdaki ahugözlümü kastederek girmişti, ekşi sözlüğe. uludağsözlük'ten bir yazar da sanki çok önemli bir gözlemmiş gibi, bu link'i uludağsözlük'e kopyalamıştı. bu insanların hepsi o gün oradaydı, bu insanların hepsi o gün yanlarına gidip selam verdiğimiz kişilerdi. güldüm, ortada ki kara mizaha güldüm, ahugözlümle bütün gün hakkında geyik yaptık, eğlendik. festival'de yaşanılan olay sonrası yazmak istediğim işbu entry'i güçlendirdikleri için sevindim. anlatacak bir şey çıkmıştı ne güzel.

    beni, o konsere layık görmeyen o kişi, neden öyle giyindiğimi, kaç yıldır bass çaldığımı, blues kolleksiyonumu, benim üzerimden uludağ sözlük'ü aşağılarken, acaba benim 2. nesil ekşi yazarı olduğumu biliyor muydu. ekşi'yi 4. nesilden sonra bu tarz muhabbetler başladığı için bırakmıştım, bu entry'i okuyunca hata yapmadığımı anladım.

    insan her yerde insandı, sözlüklerin ismi değişiyordu sadece, ve ben uludağ sözlük'te olmaktan, zirvelerde iyi niyetli sözlük yazarları ile biramı yudumlamaktan, parklarda şişeden şarap paylaşmaktan keyif alıyordum. dış görünüşe önem vermeyen, insanın içine bakabilen, önyargısız, tarzları değil niyeti eleştirebilen insanları seviyordum.

    niyet önemliydi, sözlük ismi değil;

    iyi niyetliler ve kötü niyetliler... onlar her yerde vardı.

    ahugözlüyedit:
    - bebek ben acıktım, birşeyler pişiricem...
    + aşkım yalnız öyle demet akalın konserine gider gibi girme mutfağa...
    - ne konserine gider gibi gireyim mutfağa?
    + bilmem ki, yemek pişirmek için en uygun kıyafet nedir acaba?
    61 ...
© 2025 uludağ sözlük