büyük bir sorundur. varoluşta, aşkta, sevgide hatta kavgada bile onlarca mucize yok mudur?
"... "
çok mu bilimsel her şey? çok mu tutarlı ve pozitif tüm bilimler? kimsenin cevap vermesini beklemiyorum. çünkü; daha sorularımı ardı ardına sıralamadım! çünkü; daha kusmadım içimdekileri. beni rahatsız edenleri! midemi ve beynimi bulandıran her şeyi kusmadım daha!
peki neye inanır insanlar? her akşam tv kanallarında dönen onlarca aptal dizilere mi? ya da tüm haftanın her günü, birbirini aşağı çekmeye çalışan insanların yemin ederek anlattıkları yalanlara mı?
neye inanır insanlar? inançsızım ben! inanacak bir şey istiyorum! tek bir şey! birilerinin bir şeyleri tutup da gözüme sokmasını istiyorum!
tüm, inançsızlıklar silsilesi içerisinde mucizelere inanıyorum ben! çünkü; daha insancıl geliyor onlar! ve, daha çıkarsız!
kızıldeniz'in boydan boya yarıldığına inanıyorum ben! mağaranın örümcek ağı ile kapatıldığına!
ölü birisinin diriltilip tekrar öldürüldüğüne!
aşka inanmamanın en büyük trend olduğu bir devirde, inadına inanıyorum! o büyük tarihi şahsiyetin devrim için söyediğini ben aşk'a uyarlayarak bağırıyorum:
insanlarin artik mucizeleri kendileri insa etmesinden kaynaklanir. Mucizeler "aa, kusa bak ucuyor" diyen nesillerin hayal dunyasini susluyordu. Bugunun ucan, uzaya uydu gonderip atomu parcalayan, bilgisayarlarla tum gezegenin akil fikirini birlestiren, DNA kodunu cozmus insanligi icin artik mucize beklenen degil, yapilan birseydir. "dusunsene hic bir tusa basmiyorsun, sadece dusunce gucuyle ekrandaki herseyi kontrol ediyorsun" diye hayal kurulmasindan bes on sene sonra bunu gerceklestirebilen insanlar mucizenin yegane kaynagini bulmuslar demektir...
öncelikle kendilerine duydukları inançları zayıflamaya başlamış, hayatı "2 çarpı 2 eşittir dört" şeklinde algılayanların içinde bulunduğu tatsız tuzsuz durumdur.