insanları çocuk yapmaya iten temel neden

entry34 galeri0
    34.
  1. basta sadece seks amac sonucu dikkatsizsen cocuk.. ama insanin sevdikce sevesi mi gelir nasil tatlidir nasil bi sebep aranmamasi gereken durumdur neticede
    0 ...
  2. 33.
  3. basta sadece seks amac sonucu dikkatsizsen cocuk.. ama insanin sevdikce sevesi mi gelir nasil tatlidir nasil bi sebep aranmamasi gereken durumdur neticede
    0 ...
  4. 32.
  5. 31.
  6. 30.
  7. insan olarak gelişimini tamamlamak.
    1 ...
  8. 29.
  9. 28.
  10. 27.
  11. 26.
  12. en temel nedeni; "benim eserim." diyebilmek yada öldükten sonra hâla kendisini hatırlatacak birini bırakmaktır. yalnız olmak istememekte olabilir.
    0 ...
  13. 25.
  14. diğer canlıları iten temel sebeple aynıdır.
    0 ...
  15. 24.
  16. Çünkü bebekler çok tatlı.... ve ben bana benzeyen bir kız bir de sevdiğime benzeyen bir erkek çocuk sahibi olmayı çok çok istiyorummmm...
    0 ...
  17. 23.
  18. ele güne karşı bende yapabiliyorum demektir.
    1 ...
  19. 22.
  20. Üremek. Neslin devamına müteakiben ölüm korkusunu bertaraf etmek.
    1 ...
  21. 21.
  22. hayatın devamı,
    Türün devamı
    gen transferi,

    emin ol sadece bunlar için yaşıyoruz delikanlım.

    Eğer bunlar içinde birinci derecede bir görevin yoksa kusura bakma ama boşu boşuna oksijenimizi israf etmemelisin.
    2 ...
  23. 20.
  24. Çocuk yapmak değil de yapacağın kadını seçebilmek mesele. Nihat Doğan gibi konuşturmayın insanı.
    0 ...
  25. 19.
  26. bilgisizliktir. şöyle düşünelim; doğduk, büyüdük ve eğitildik. belli yaşa geldik ve iş güç sahibi olduk. doğal olarak temel bazı ihtiyaçlar karşılanmış duruma geliyor. iyi kötü bir barınak, yiyilecek yemek ve kazanılan para var. ondan sonraki adım güdülerle atılıyor tabii diğer her bir adımdaki gibi. evlenmek geliyor daha sonra. evlilik, aslen birbirlerini seven iki kişinin yapmak istedikleriyle bu birlikteliklerini toplumsal normlar nedeniyle alenen herkese karşı ileri sürrülebilmesi anlamına geliyor. yani çocuğa gelmeden önce bir insan neden evlenir sorusunun cevabını bulmak gerekir.

    bu sorunun birçok cevabı kişiye göre değişse de ortak verilen bir cevaba ve çoğunluğuna verilen cevabın cevabı yeterli eğitimden yoksun kalınmasıdır. çocuk, dünyaya geldiği andan başlayarak belli bir eğitim sürecinden geçer. herkes bilir ki en çok soru sorma ve merak dönemi çok küçük yaşlardadır. bu yaşlarda çocuk bireysellikten çok toplumsal odaklı yetiştirilir. toplumsalcı olarak öğrenen ve yetişen çocuk bireysel olarak gelişimini bile toplumsal yönde devam ettirir. giyim tarzı, popüler kültür, etrafında gördüğü yaşam tarzı ona göre şekillenir. çünkü toplum belirleyendir. toplumu da yönlendiren daha üst güçlerdir. bir hamurun yoğurulması gibi bu daha üst güçler sürekli bir devinim içinde insanları, dolayısıyla toplumu istediği gibi şekillendirir ve yönlendirirler. insanı yönlendirmek, toplumu yönlendirmekten daha zordur.

    (bkz: üç çocuk yapın)
    (bkz: kaynayan suya atılan kurbağa)

    zamanla merak içinde sorulan sorulara ilk önce ebeveynler, sonra eğitim sisteminin verdiği yanıtlar bir süre sonra kalıplaşır ve sertleşir. sıva harcının sertleşip katılaşması gibi bir süre sonra merak ve insanın kendisine ve yaşadığı hayata dair sorduğu sorular da heyecanını yitirir. artık duvar örülmüş sayılır. belli bir yaş geçtikten sonra da insan daha çok monoton ve robotik bir hayat çizgisinde durmadan gidip gelir. heyecen yitirildiği için öğrenme merakı zayıflar. evlilik de aslında bu standarttan çıkma süreçli farklı bir şeymiş gibi algılanan bir süreç olsa da aslında toplumsal norm gerekli bir adettir. çocuk; dünyaya gelir, gelişir, büyür, eğitiliir, çalışır, para kazanır, sonra o parayı harcar, sonra yine kazanır, emekli olur, gezebilirse gezer ve bu böyle kısmen de olsa birbirine takip eden süreç sonunda döngüsel yaşamını tamamlar. bu koşulların arasına sokulan evlilik ve çocuk için, ilk önce kişilerin kendisini toplumsal yapı içerisinde belli bir hayat standardına sokmaları yine toplum tarafından öngörülür. yani her bir kanal birbirini besleyen ve birbirini tatmin eden bir süreçtir.

    burada önemli olan nokta birey olarak düşünüp hareket etmekten geçer. yani yapılan her şey ve atılan her adım toplumu yokumsayarak da değil, birey olarak düşünerek ve dengede kalarak atılmalıdır. bu şekilde bir seviyede olmayan büyük çoğunluk, gidgide aslında kendini zincirlemeye başlar. bu prangalar kapitalist düzene göre belirlenmiş normlar ile, insanlara hayatlarını daha cazip ve kolay kılacak araçlar vasıtasıyla atılır. örneğin krediler ve kredi kartları. evliliğe atılacak ilk adım evlenmekten değil, toplumsal normların uygun gördüğü şartlarda yaşanacak bir aile ortamı kurmaya elverişli yer bulmak ve burayı donatmaktan geçer. av sahibi olmak, çeyiz kurmak, mobilya takımı, televizyon v.s gibi. birde evlenecek çiftlerin toplum içindeki statüsü, bilhassa bu statünün erkekte evleneceği kadını geçindirmesi bakımından yeterli olup olmadığı önemlidir.

    buraya kadar ve bundan sonrakiler için tabii istisnalar yok değildir elbet. toplumsal normlar tarafından belirlenen evlilğe atılan ilk adım gerçekleştikten sonra hukuksal normların öngürdüğü resmi süreç de yerine getirilir ve kadın ve erkek evlenir. her daim buraya kadar ki süreç de dahil, hayatı yaşamaktan çok hayatı geçindirmek esas amaç haline gelir. birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı bu aşamalar olmazsa olmazdır. iş olmazsa para, para olmazsa geçim, geçim olmazsa da sıkıntılar su yüzüne çıkacağı için evlilk birlikteliği tehlikeye girecektir. oysa ki evlilği bunlar üzerine kurmak yerine, en doğru ve akıllıca olanı bunları evlilik üzerine kurmaktır. yani hepsini bir araç olarak kullanmak. bir gayeyi amaç uğruna kullanan ve doğumundan itibaren bunu gaye olarak edinen kişi, bu amaç gerçekleşmediğinde de büyük hayal kırıklığına uğramaktadır. bunun sonucu en yaygın biçimde görülen şiddet vakalarıdır. dolayısıyla para kazanmak da dahil mutlu olmak için edinilen her amaç, istenildiği gibi bir sonuç elde edilemeyince acı ve hayal kırıklığına yol açmaktadır.

    bu kısımdan sonra anlaşılması gereken şey, çocuğun hem amac hem de araç olmamasıdır. yalnızca çocuk biyolojik bir takım tepkimelerin bir araya gelmesiyle meydana gelen bir varlık değildir. işin temelini sağlamlaştırmadan atılan her adımda yıkılma tehlikesinin boy göstermesi gibi, insanları çocuk yapmaya iten en temel neden bilgisizliktir. bu bilgisizliğin kaynağı, üreme içgüdüsü destekli insanın toplumsal normlarda yetiştirilerek hayatını billi bir amaca odaklı adapte etmesinden doğar. bu adaptasyon süreci nesilden nesile aktarılır ve genler aracılığıyla mutasyona uğrar. ve gitgide de çocuk ve cocuk yapmak sıradanlaşır. toplumu ve dolayısıyla toplumsal normları meşrulaştırıp insanları bu ve bu tür şeylere iten daha üstün güç olan devlet, bundan her anlamda faydalanır. devlet için savaşacak, çalışacak ve kendisine hizmet edecek bir iş gücü doğar. tabii bu topluma bu şekilde değil de verilen eğitim çerçevesinde yıllar içerisinde gerçekleşen algı operasyonuyla gerçekleşir.

    kanımca belki de bir çocuk dünyaya gelen en güzel varlıklardandır. isterse bilinçli yetişen bir çocuk, uygun koşullarda dünyayı bile değiştirebilir. hizmet eden çocuklar, dolayısıyla toplumlar yerine, özgürce büyüyen çocuklar, dolayısıyla bireyler yetiştirmek, yine kanımda dünyaya hizmet etmektir. özgür olmak kişinin her şeyi her istediğince yapması demek değil, kendisine bir şey yaptırılmak istendiğinde kendi iradesiyle bunu yapmama seçeneğinin de olabilmesidir.

    gelecek neslin daha sağlıklı ve özgürlükçü bireyler olarak varolabilmeleri umuduyla. belki o zaman bir şeyler değişebilir.
    1 ...
  27. 18.
  28. içgüdüsel bir olaydır çocuk yapmak. Fakat pişman olanını çok gördüm. Sanal bebek değil la o
    2 ...
  29. 17.
  30. 16.
  31. 15.
  32. 14.
  33. 13.
  34. kimi zaman kazayla olur ama çoğu zamanla da aşklarından ileri gelir.
    0 ...
  35. 12.
  36. ''Arkadan bir fatiha okuyanımız olsun.'' diye.
    2 ...
  37. 11.
  38. arkadaşların bebeklerinin dayanılmaz derecede sevimli olması, size amca teyze demesi peltek peltek yürümesi, gülüşü, vs. vs. bütün bunların yanında 1 aydır yatak odası macerası yaşamamak gösterilebilir
    (Bkz:cinsel açlık)
    1 ...
  39. 10.
  40. istemek. Kasmayın ve ayrıştırmayın bu kadar bu toplumu.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük