yalnızca yaşayarak gerçekleşir. birisinin anlatmasıyla sadece insanları anlamaya başlarsınız. gerçek yüzlerini gördüğünüzde ise tanımaya başlarsınız. ama asla ilk seferde tanıyamazsın. yediğin kazık ne kadar ağırsa o kadar kolay olur tanımak. aslında insanları tanımak çok basit. herkesin birgün seni arkandan vuracağına inanırsan o zaman daha az acı çekersin.
çok fazla insan tanımak beraberinde fazladan ağırlık yükler ve her insan uyandırdığı merakın ardından gizlice sorunlarını da getirir. felsefi ve psikolojik bir bilim türüyle alakadar olunmuyorsa insanlarla olan ilişkilerde dikkat edilmelidir.
hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleştirilemeyecek eylemdir.
alimden zalim doğar,zalimden alim..**
yok bu olmadı..
imanla paranın kimde olduğu belli olmaz..
bu da olmadı..
bunun gibi bir şey ama..*
Hiç bi zaman gerçekleşmeyecek bi arzudur insanları tanımak.Onu benden başka kimse tanıyamaz dersiniz öyle bi hareket yapar ki sizin de onu pek tanımadığınız ortaya çıkar.insanoğlu sinsi varlık.ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz.insanları tanımak bu yüzden mümkün değildir işte.
insan denen dünyanın en karmaşık en komplike canlısını tanımak, öyle düşünüldüğü gibi kolay değildir. hatta imkansız gibi birşeydir. hele hele ben adamı gözüne baksam ne mal olduğunu anlarım gibi beylik laflar, külli palavradır. herhangi biriyle konuşarak onun akıl veya zeka seviyesini anlayabilirsiniz ama bi insanı yıllar geçse de tanıyamazsınız.ama illa ki birini tanımak istiyorsanız, onunla tartışınız zira "adam kavga da belli olur" derler...
bir insanı tam anlamıyla hiçbir zaman tanıyamazsınız. diyelim ki, kavga edersiniz, gergin bir yapısı vardır ve ters tepki verir. lakin bu onun kötü bir insan olduğu anlamına gelmez. bu şekilde katagorize etmek yanlış. herkesin içinde hem bir canavar, hem de bir melek mevcuttur. hangisinin ağır bastığı ise kendi tercihleri doğrultusunda vuku bulur.
fakat şu üç faktör fikir sahibi olmamızda epey yardımcı olabilir; muhabbet, ticaret ve yolculuk.
bir insanı tanımak ne kadar zor olabilir ki? sen ona bakarsın, o sana bakar ve kalp fısıldar sana kim oldugunu.. ama sen ille de baska sesler duymak istiyorsan kalp ne yapsın?
ben hep başka sesler duyanların tarafında kaldım...
dünyanın en zor işidir cidden çok zordur. kaç yıl geçerse geçsin tanıyamzsın. sanki o değildir. ulan ben bu insanı mı tanıdım dersin kendine acırsın sadece ama değişmeyecek bir şey var o da zararın neresinden dönülürse kardır.
insanları tanıdığını söylüyorsan dosdum tam bir yanılgı içindesin.
Bu kadar iddialı bir cümle kurmadan önce en azından iyice düşünmek gerekiyor.
Niye mi? Çünkü bir insanı tanıdığını iddia etmek onu anlatabilecek kelimeleri seçmek imkansız da ondan.
Mesela her şeyden evvel onu hangi dönemde gördün, hangi hal içindeyken biliyorsun?
Varlık içindeyken haliyle, yokluk duvarına çarpmış hali bir mi?
Acılar içinde kıvranırken ki sözleri ile bahtının açtığı zamanlarda ki sözleri ne kadar uyumlu?
Gençlik günlerinin deli doluluğu ile yaşlılığın verdiği hüzünde benzer şarkıları mı mırıldanıyor?
Kolay seçimlerde ve yada birini feda edeceği seçimlerde aynı mı?....
Bence bir insanı tanıyorum demeden önce defalarca düşünüp "Hayır! Tanımıyorum.
Çünkü onu farklı zamanlarda ve farklı haller içinde görmedim." diyebilmeli.
Ya da en azından şu haliyle tanıyorum diyebilmeli...
insanı bir de Uludağ sözlük yazarlarımızdan dinleyin.
Tanım: insanları tanımak zor bir eylem, zaman ve çaba gerektirir yada yetenek, burada önemli olan sizin niyetiniz yani tanımak istediğiniz kişiyle ilişkiniz ne? Bir manavsaniz ve taniyacaginiz musteriyse başka, samimi bir arkadaş için başka, sevgili için çok daha başka, yardim edeceğiniz kişi için bambaşka dinamikler mevcut.