herkesin insanları tanıma biçimleri farklıdır,kimi bir bakışta anlarım der,öteki çeşitli sorulara verdiği yanıtlara bakar,bir başkası belirli bir zaman birlikte vakit geçirdikten sonra anladığını söyler.
benim insanları tanıma şeklim ise; insanların bir olay karşısında verdikleri tepkilerdir.ancak o zaman anlaşılır benim için,çünkü verilen tepkiler ani olduğudan haliyle bastırmaya çalışılan gerçek kişikler ortaya çıkar.
Gerçekten bu böyledir Çünkü insanlar yüzyıllardır aldıkları eğitim ile içinde var olan hayvani dürtüleri,asıl kimliklerini dizginlemeye çalışmışlardır,ancak bazı nadir durumlarda bunlar işe yaramıyor.işte benim bahsettiğim ani tepki meselesi de bu nadir olaylardan biridir.
iyi gün renklerine aldanmamak gerek. iyi günde herkes rengarenk bir gökkuşağı.
Bunun haricinde bir takım tecrübeler, izlenimlerle anlaşılabilir. Ama anlaşılmayadabilir tabii.
Adını hatırlayamadığım yazarın biri, " öyle insanlar göreceksiniz ki, kuzuyu yemek için tilkiyle plan yapacaklar.
Kurtla birlikte öldürecekler.
Çobanla birlikte yiyecekler.
Sahibiyle birlikte yas tutacaklar." demiş.
Bu şahane tespitten yola çıkarak denebilir ki, insanları tanıyabilmenizin yolu, yordamı, kılavuzu, tekniği ...vs. yoktur.
Uğraşmayın!
ben hiç anlamıyorum onları. az önce bardan geldim hatunun biri laf açmaya çalışıyor, yanındaki dallama bebe ters ters bakıyor. kafa koysam ölür. öbür hatun bardaki sandalyesini bana çevişmiş bön bön bakıyor. iyi ki asosyal bir çekingenim üstüme üstüme geliyorlar. neyse sonunda konforlu evimdeyim.
Kılavuz, mılavuz yoktur.
insanları, ancak izin verdiği kadar ve ancak anlayabildiğiniz kadar tanıyabilirsiniz.
insanoğlu dehliz gibidir, uçsuz bucaksız.
Ne kadar çok duyarız, "tanıyamamışım" sitemini bi düşünsenize.
Yılları deviren evli çiftler, yıllarca süren dostluklar, emek verilen insanlar ve daha kimler kimler...
Demek ki neymiş, tanımak imkânsızmış, insan yanar dönerli, janjanlı, fırfırlı bişeymiş!