karşımızdaki insanı olduğu gibi kabl etmek.
aslında insanı yönetmek değil , ilişkiyi yönetmekten işe başlamalıyız.
doğru olan budur.
sihirli cümle şudur :her insan farklıdır.
her insanın yaşadığı , olaylara bakış açısı değerlendirmesi, yaşam tarzı , geçmişi vb.
bu çokca çoğaltılabilir.kaldı ki aynı şeyleri yaşasak bile sonuçları farklıdır.
bizden farklı düşünen , yaşayan insanlara karşı ön yargılı oluyoruz, istiyoruz ki ben ne diyorsam anlasın , karşı çıkmasın , görüş dahi belirtmesin. her istediğimizi yapsın farklı davranmasın.
her insan farklıdır genel kabulunu içselleştirisek eğer ,
her insanın farklı düşünebileceğini kabullenemiş oluruz.
bizimle aynı fikirde olmayan insanlar bizimle aynı davranmayabilirler.
dolayısı ile bizimle aynı davranış beklentisine girmemiş oluruz.
bizimle aynı davranış beklentisi olmaz ise de hayal kırıklığı yaşama ihtimalimiz de ortadan kalmış olur.
ve hayal kırıklığı olmazsa çatışma ihtimalimiz oldukça azalmış olur.
gündelik hayatımızdaki en can sıkıcı olaylar karşımızdaki insanın istediğimiz gibi davranmamalarından kaynaklı beklentilerdir.
böyle bir beklentiye girmez isek sorun aslında hiç ortaya çıkmayacaktır.
Kabullenmek zordur. Bir insanın beni rahatsız eden yönleri varsa, yakınlık derecesi hiç önemli değil, onu derhal hayatımdan uzaklastiririm. Kimse kimseye tahammül etmek zorunda değil.
Gerekli yaşam tecrubesini elde edince gerçekleşir. Belli bir yaşı geçince de iletişime bile gecmezsiniz. O yüzden belli bir yaşı geçince yeni arkadaş edinmek zordur.
mantıklı ve doğru olandır bana göre.
aksi halde hayal kırıklığı ve o kişi hakkında olumsuz düşüncelere neden olur.
insanın kimi insanlara olumsuzluğu veya menfi bir durumu konduramama, o hakikatla yüzyüze gelme durumunda hüsrana neden olacaktır.