yitip giden anılarınızın heyecanlarınızın bir daha geri gelmeyecek gibi hissediyorsanız anlamsız bir dünyada yaşamaya başladığınızın göstergesidir ve bu sizi en kısa zamanda duygusuz yapacaktır.
geçmişte duygularını çok yoğun yaşamış olmaları. aşkın, sevincin, nefretin, şehvetin, arzunun, çaresizliğin, yalvarmanın, acının ve benzeri duyguların dibine vurduktan sonra, benzer durumlarla tekrar karşılaştığınızda asla bu duyguları tam olarak ele geçiremezsiniz. olaylarla aranızda daima görünmez bir perde vardır ve siz o perdenin ardında yalnızsınızdır. artık hiçbir duygunun dibine vuramamayı hayat karşısında güçlü olmanıza yorarsınız ancak gerçekte siz bencil, aldığı hasarlardan dolayı saldırgan olan ve yaşadığı hiç bir anı tam olarak ele geçiremeyen, duygularını tam olarak yaşayamadığı için onları elinin tersiyle iten zavallı bir insana dönüşmüşsünüzdür sadece, hepsi bu. siz olan biteni "hayata karşı güçlüyüm" duruşunuza yormaya devam edin..
güvenme arzusu. artık birine güveneyim der insan; biri de çiğ süt emmemiş olsun, dürüst olsun, sözünü tutsun, şerefli olsun.
ama yok. biri canımı yaktı diye diğeri de yapacak değil ya dersiniz, hatta bunun sözü verilir size maalesef sonuç aynı, isimler farklıdır sadece. yani azizim insanı duygusuz yapanların başında güvensizlik geliyor. dünyanın çivisi çıkmış haberimiz yok, hala debelenip duruyoruz üzerinde...
Genel olarak kendinizi boşlukta hissediyorsanız ve önünüze çıkan kişilerden her seferinde benzer,saçma bahanelerle yada daha kötüsü bahanesiz olarak tekmeyi yiyorsanız evet bu sizi duygusuz yapar.*
en büyük nedeni insanların birbirine olan güvenlerini kaybetmeleri.
artık kapıya gelen dilenciden tutun en yakınlarımızın durumlarına bile bazen acımasız oluyoruz çünkü zamanında onlardan birşeyler görmüşüzdür. bunun sebebi ile de çoğu şeye artık duygusuz yaklaşıyoruz, sömürüldüğümüzü düşünüyoruz ... **