özgüven eksikliği, utanma hastalığı ( evet böyle bir hastalık mevcut ), girişken olamama, ailenin baskısı da bir bahane olabilir.
ama son dönem de sadece internet.
kişi öyle çok kaptırıyor ki kendini netteki ortama, orada kendince başka bir dünya kuruyor arkadaşlar ediniyor.
ve haddinden fazla önemsiyor, bir süre sonra nete giriş amacı farklılaşıyor.
o kadar ki, aşkı bile net üzerinden yaşayıp yine sanal alem semalarında sevişiyoruz.
öyle bir toplum olduk biz kimse farkında değil.
sosyal hayatın çarpıklıkları. adaletsiz gelir dağılımının yarattığı sınıf farkları. "beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim beni beğenmez yoksa ben zurna mıyım hööö?" felsefesi.
RPG oyunlarinin cok uzun hikayelere sahip olmasi.
oyuncularin bir gun orta dunyayi kurtarip obur gun nabuu da darth sidiusa kafa tutmasi bu modern dunyanin bireye yukledigi bir sorumluluk olup sosyal islere vakit birakmamaktadir.
parasızlık. parası olmayan insan ne yapar? evinde oturur, bir yere gitmez. ee o partiden bu partiye koşan cool bir bünye ile bu gereksiz insan bir olacak değil ya? asosyal olacak tabii.
çevre. bilgisayar ya da televizyon bağımlılığı, daha kötü her ikisine de bağımlı olma. insanların hal ve hareketleri, yaptıkları. saçmalıkları çekememek. kişinin sabır ve tahammül sevyesinin düşmesi(düşürülmesi). kafanın birşeyleri kaldırmaz hale gelişi. falan falan...
kişiler kendilerini bile çekemez, kaldıramaz haldeyken, birşeylerin onun üzerine üzerine gelmesi durumunda oluşur bu asosyallik. insanın kendiyle kalma isteği.
en onemli sebep internettir. cocukken hangimiz oturup butun gun internet basinda oyun oynadik ki? sahsen benim cocuklugum (haliyle tum mahallemizin cocuklari) sokaklarda gecti. okuldan gelir ustumuzu degistirdigimiz gibi kendimizi sokaga atardik. simdiki gibi cep telefonlarimiz yoktu ama herkes bulusma noktasi olan karsi apartmanin on duvarina ne zaman gelecegini bilirdi. cekirdek citleme * seansi bitince oyuna seansina dogru yol alirdik. ve asosyal olmanin ne oldugunu henuz bilmiyorduk.