kendi düşüncelerini kimseye kabullendiremeyen ve bu sebebten diğer insanların ondan daha iyi, daha yaratıcı şeyler düşündüğünü düşünerek, bu durumu kabullenemeyen ve tahammül edemeyen kişi ve kişilerdir.
tam bugünlerde bir profesör görevinden alınmışken, bakış açısının önemli olmadığını sadece ama sadece tek doğrunun var olduğunu kabul ettirmek için karşı tarafa uygulanmak istenen psikolojik baskı.
insanların cogu bu kategriye girer. aslında bir kısmına kızmamak gerekir ki öyle sacma düsünceler, fikirler oraya atan uygulayan insanlar vardır ki bazen bu insanlara tahammül etmek gerekmez... kasmaya gerek yok!
insanların saçma görüşlerine tahammül edememekle karıştırılmaması gereken durum. ama eğer sizin doğrunuzu çürüten bir doğruyu kabullenmiyorsanız ona da hazımsızlık denir. ve sanırım başlıkta anlatılmak istenen de budur. bizim doğrumuz her zaman en doğru değildir ve gerektiği zaman bunu kabullenmeliyiz. yoksa eve kapanıp, dandik ve sadece bizim doğrumuz olan doğrularla yaşamamız gerekir. ya da eve kapanmayıp kalabalıklar içinde yapayalnız yaşarız..
bu düşünceler ülkenin bölünmez bütünlüğüne, atatürk'e, cumhuriyete, bayrağa karşı ise;
adamı öperler.bazen nerede yaşadığını unutmamak gerekir, unutursan..s.. olup gideceksin.
her insanda olan bir fenomendir. herkes sinirlendiği zamanlarda bu tür atraksiyonlara girebilir. tahammül denilen olgu zaten insanların katlanabilirliğidir ve bu katlanma durumu çokta garipsenip, yerilecek bir durum değildir zira bu gün en saygı duyduğunuz bir entellektüel bile diğer başka birine karşı bu tavrı takınabilir.