başkalarına güvenmemizde, çoğu kez üşengeçliğin, bencilliğin ve kendini beğenmişliğin büyük payı vardır: kendimiz araştırmamak, nöbet tutmamak, bir şeyi yapmamak için başkasına güvendiğimizde üşengeçliğin; kendi sorunlarımız hakkında konuşma gereksinimi, bizi başkalarına bir sır vermeye yönelttiğinde bencilliğin; kendimize bir iyilik yapmamız söz konusu olacaksa kendini beğenmişliğin payı vardır. bu güvenimize saygı duyulmasını istemekten de geri kalmayız.
insanlar ihanet eder ama mükemmel şekilde buna bir kılıf uydururlar ve adaletli olanı yaptıklarına kendilerini inandırırlar. Bunun örneklerini çok gördüm. Eğer kendinizi kandıramayan biriyseniz birisine yaptığınız haksızlık sizde bedelini ödemeden geçmeyek yaralar açar. insanları da anlıyorum. Sınırlı hayatlarını vicdan azabı ile falan bulandırmak istemiyorlar.
Herkes kendine mahkum. Ne ben böyle olmayı seçtim ne de siz ne de onlar.
Size de bir tavsiye vereyim pek hoş değildir ama işe yarar. Şüphe edin! Kendinizden şüphe edin yaptığınızın veya isteğinizin sizde ve çevrenizdeki insanlara etkilerini düşünün. En çok kendinize tabi. Lan ben kim köpeğim tavsiye veriyorum yine yahu. Neyse utanç anısı olarak kalsın burada.
bu kadar insan birine güvenmek isterken bu kadar insan neden birine güvenemiyor anlayamıyorum. sorsan herkeste güven problemi var, herkes birine güvenme isteğiyle yanıp tutuşuyor ama iş birine güvenmeye gelince yok.
insan insana güvenmeden yaşayamaz. evdeki elektrik tesisatını yapan adama güvenmesen elektrik anahtarına dokunur musun? yada sağ şeritteki kamyonun şoförüne güvenmesen 50cm yanından adamı sollayabilir misin? ya üstüne kırarsa? yada kırmızı ışıkta karşıya geçerken ışıkta bekleyen adamın gaza basıp seni ezmeyeceği garanti mi? o yüzden akışına bırakın arkadaşlar. kazık yiye yiye nasırlaşıp pişeceksiniz. vurdumduymaz olmayı öğreneceksiniz, biz buna tecrübe diyoruz.
Yaşadıkların birer deneyim, deneyimler de hangi açıdan baktığına göre yararlı ya da değil olarak değişir. Biliyorum kazık yiyecek, aldatılıp, borç takılacak, değer bilinmeyecek, sevilmeyecek kadar uzun bir yaşamımız yok. fakat güvenmek, sevmek hayatın tadıdır. Hayata hepimiz kendi tarafımızdan asılıyoruz. Hayat; güvenmeyecek, hep temkinli olacak, yaşamın çeşitli renkliliklerine gözümüzü kapayacağımız bir yer de değil.
güvenmeye değecek biri ise hayatın konforudur. yarı yolda bırakmaz, derdine derman olur, en çaresiz anında sana el verir. bunun tam tersi ise yani güvenmeye değmeyecek biri ise güveninizi sürekli istismar eder, duygusal anlamda sürekli zarar verir, en gerekli zamanda sırtını dönmekten, görmezden, duymazdan gelmekten, geri kalmaz.
insanlara güvenmek, mantık çerçevesinde bakıldığında yaşanılanlara göre yapılmaması gereken bir eylem. fakat her türlü ilişki güven üzerine kurulmak zorunda. bu iş, aşk, arkadaş vb. tüm ilişkilerde geçerli. her ne kadar kazık yemiş olsakta, hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için güvenmek zorundayız. şüphecilik ile karıştırılmamalıdır.
Neden insanlara güvenme ihtiyacı duyuluyor ben onu anlamıyorum. Ben mesela kimseye güvenmiyorum. Güvenmem gereken bir ilişki potansiyeline sokmuyorum hiçbir zaman aramızdaki bağları. Çok da güzel oluyor. Tavsiye ederim.
Petit homme’ a katiliyorum ancak insanlara guvenmemek durumuda insanı huzurlu kılmıyor aslında. Ama elbetki güvenmemek kazanır. en azından hayal kırıklıgı yaratmaz.