' insanlar...' dedim fısıldayarak. Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı.
anlamak için kaybedilen zamana yazıktır.
çünkü hemen hemen hepsi aynıdır.
gruplar halinde yaşarlar.
iyileri vardır, kötüleri vardır, iyi sandıklarımız vardır, kötü sandıklarımız vardır.
ancak garip olan bir şey vardır ki hepsi ama hepsi egoları için yaşar.
çoklu zeka kuramına göre 9 çeşit zeka, dolayısıyla zeka etkileri altındaki 9 tip insan bulunur ve bu insanlar zekalarına göre hareket edip davranış sergilerler.
masa başında yeterince oturup, 'oralı' olursanız... çevrenizdeki şeyler, sizinle sohbet etmeye bile başlar...
Mesela; çayı seviyorsanız.... ilk önce bardak size bişey anlatır...
kendine kattığı her değerle evrilmeye devam eden, gelişime karşı durup evrilmemek için ayak direyen, yaratılanların içinde en akıllısı olmasına karşılık en vahşisi olma özelliğini de fütursuzca barındıran, izlemesi zevkli ama iletişime geçildiğinde sorunlar yaşanabilesi, tanrının henüz tam çözülememiş soru yumağıdır.
insanlar iki kapılı bir eve benzerler ve her iki kapısı da girmek içindir, çıkmak değil. aynı eve girersin ama başka bir hava hissedersin her girişinde. sana açılan kapıyı iyi seçmelisin.
kendi çıkarları söz konusuysa dünya umurlarında değildir; üç maymunu çok iyi oynarlar.
ezik hissettikleri zaman pusar, kin dolu bakışlarla deler geçerler her maddeyi, en çok da özgüvenlerini.
bilmediklerini kabul etmezler, biliyormuşçasına atıp tutarlar hatta ısrarcı olurlar.
çoğu şeyi anlamazlar, hep anlamış gibi yaparlar.
ahlaksızlık dedikleri şeylere içleri gider, cesaret edemedikleri için cesaret edenlerden nefret ederler.
farklı olmayı isterler hep, tüm farklı olmayı seçenlerle aynıdırlar oysa, bilmezler.
bütün savaşları, uğraşları "ego"ları içindir.
kalabalığın sesine iç seslerinden daha çok değer verirler.
Birisi susmuş, küsmuş, niye
Diğeri der ki, her şey zevkte
Biri de durmuş sadece bakar
Öteki kafayı bozmuş yemekle
Güneşi sevmez, hep geceyi bekler
Koşuyor sanır, sadece emekler
insanlar görmezler
insanlar bilmezler
insanlar duymazlar
Ne yapsın insanlar
Geceye doymuş şu dünyada
Yürü de düşme, şansın varsa
En iyisi oyalan sen kendinle
Kimseyi yorma boş derdinle
insanlar garip bir körebe oyunu oynuyor gibi. fakat bu oyunda herkes ebe, herkesin gözleri kapalı ama kimse kimseyi aramıyor hatta herkes birbirinden kaçıyor. gözlerini açıp başkasını, başkasının dertlerini, sıkıntılarını gören oyunu kaybediyor.