dudaklar sinir dağılımının en yoğun olduğu , en ince epidermise sahip organımızdır o yüzden her iki tarafın dudaklarını bir birine değdirmesi , iki tarafa da haz verir, zaman zaman dil ve dişler ile de uyarılması bu hazzı arttır. sinir dağılımının yoğun olduğu bir diğer bölge de parmak uçlarımızdır fakat burada derinin daha kalın olması, nasır vb sebeplerden dudak kadar hassas olmaz ama dokunmaktan (dokunulmak değil) neden keyif alındığını açıklamak adına güzel bir örnektir.
daha yakından daha iyi sevebilmek içindir. öyle rasgele biri ile ise sadece seksüel bir amacı vardır, yavandır, sevgisiz boştur. ancak sevilen kişiye karşı farklı çalışır, daha yakından sevmek ister insan ve sonucunda öpüşmek farz olur.
öpüşmek aslında yararlı bir olaydır. ağızda bulunan antibiyotik karışır eksiklik yaşadığınız kısımlara geçiş sağlanır ve daha sağlıklı olursunuz. ayrıca stresinizi azaltır, özgüven depolar.
Aşık olunan insanı öpmek bi başkadır ama. Hele ki o dudakları sanat eseri gibiyse. Aşkla öpüşmek gerçekten çok ayrı, yaşayanlar nasıl içinin kıpır kıpır olduğunu, sevgiyle dolduğunu bilir. Herkesin yaşaması gereken bi sevgi tomurcuklanmasıdır, ehe.
insan iletişiminse mahrem bölge diye adlandırılan( sanırım 50 cm çapta bir alan) alana başkasını rahatlıkla sokabiliyorsanız o insana güven duyuyorsunuz demektir. Şöyle düşünün bir insanı ağzınızın içine sokmak o insana duyduğunuz güvenin doruğa ulaşmasıdır.
Atalarımız öpüşmüyordu. Haklılar tabi, enfeksiyondan ölürlerdi yoksa, Öpüşmek çok yenidir.
Muhtemelen anne karnından çıktığımız andan beridir yakamızı asla bırakmamış olan emme refleksinden mütevellittir. Dil ile uyarı süt bezlerini uyarmış, dudaklar ile kavramış ve emmişizdir, Zaruri bir eğilim olduğundan karşı konulamaz bir haz da yanında hediye gelmiştir. işte bunu hiç unutmadık, bilinçaltımızdan hiç çıkmadı.
işbu sebep ile öpüşürüz yani daha doğru deyişle emişiriz.