Baslıgının anca açıldigini ogrenince şasırdigim.
roussoue eseridir, okunması tavsiye edilir.
hele final sorusu bundan gelecekse, daha iyi okuyun gençler.
insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı elbette ki yine insanlardır. Her ne kadar eşitlik olmadığından yakınsak da statü bakımından bizden farklı olan insanları eleştirip, onlardan farklı haklara sahip olmamız gerektiğini düşünür, söyleriz. Ne acıdır ki bu geçmeyecek bir hastalık gibidir bu yüzden eşitsizlik hep var olacaktır.
--spoiler--
Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip bu bana aittir diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Bu sınır kazıkların söküp atacak ya da hendeği dolduracak, meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise kimsenin olmadığını haykıracak olan adam, insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden, nice yoksulluklardan ve nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu.
--spoiler--
sistemdir. fizik ne der? her şeyin bir entropisi vardır. kaostan düzene, eşitsizlikten eşite doğru giden bir yolculuk.
dingin bir "an" arıyorum. o "an" sonsuz olmalı. çoktan bire gider gibi. o'na.
Genin bencil olmasıyla ilgilidir, esasen toplumcu ideolojiler sadece zihindedir gerçekte insan asla toplumun bir parçası değildir. Sadece onlara ihtiyaç duyar. Dostlugu bize keyif vermeyen bir insan ne kadar bizi severse sevsin onunla dostluk yapmak istemeyiz çünkü onun hazzını degil kendi hazzımızı düşünürüz.
ilk bakışta saçma gelecek ama keynes in meşhur "kıt bulunan mal değerlidir" iktisadi teorisi ile açıklanabilir belki.nasıl bağlayacağımı bilemedim aslında.dünyadaki üretim veya tüketime yönelik madde,mal,ürün vs vs.hepsi birden bolca yayılmamıştır.insanlar arasındaki kıt kaynakların çoğunluğunu ele geçirme yarışı , neticesinde eşitsizliği beraberinde getirmiştir.
Jean jacques rousseau'a göre kaynak, özel mülkiyettir. Bir insanın, bir toprak parçasının etrafını çevirip burası benim demeden önce tüm insanların eşit olduğunu söyler. Bu durumdan sonra insanlık doğal, ilk, doğa durumundaki halinden çıkmış, bir nevi sıçmıştır.