Sevginden ayrılırken onun sana söylediği bir cümledir. Duyunca pek hoşuna gitmez, 3 belki 6 ay belki de 1 senedir tanıyorsundur o insanı, nasıl yanlış tanıyabilirsin ki? Herzaman suçlu olan taraf sarf eder bu cümleyi.
etkili bir veya birden fazla olay yüzünden insanlar hakkında fikir değiştirmektir. seni şutlayan kızın daha dün melek olduğunu düşünürken bugün orospu olarak anmak gibi..
büyük hayal kırıklığı ve güven problemleri yaşanmasına sebep olan durumdur. aynı zamanda öğreticidir.*
bir çok duygunun bir anda yaşanmasına sebeptir. insan ve tanımak aynı cümle içinde bile birbirlerinden ne kadar uzak duruyorlar. yinede ihanet hiç bir şeyin yanına yakışmıyor.dost, eş, sevgili, aile, vatan..
vachel lindsay nın bir sözünü hatırlattı;
hayatta birini sev ve onu kazanmak için çabala ! sabret ve sevgini göster , kabul ederse zafer onundur , etmezse suç senindir ! çünkü ; hak etmeyeni seçmişssindir.
yanlış tanıyıp, doğru yüzlerini görmektir. bir insanı tanırken, ona güvenmek için ilk adımı atarız. sevmek için, temeli atarız. fakat; zamanın sonunda, elimizdekileri sunduğumuz insanı yanlış tanıdığımızı farkedince avucumuzda sadece hayal kırıklığı kalır. acıdır.
insanoğlunda bi gen var adını bilmediğim. illa ki birilerine güvenme, ihtiyacı olduğunda yanında birilerinin olmasını isteme, illa yanında, arkasında, önünde kendini sigorta etmek istediği birileri olsun diye emirler veren bi gen.
bu gen yanlış tanımışım duygusuna kapılmamıza neden oluyor. aslında yanlış olan gen, yani biziz. sana yanlış yapan hep aynı insandı ama bi an gerçekleri gördün hepsi bu. hoşgeldin gerçek dünyaya.
insanlar (ne kadar uzun sürerse sürsün) koca bi ömür boyunca bile kendini ve ne istediğini anlayamazken; bi başkasını tanımaya çalışmak, hatta tanıdığını sanmak cok saçma bence..
önyargının neden olduğu bir durumdur ya da küçük bir hatada hemen o insanı olmadığı bir kalıba sokmaktır. zaten kullanıldığı cümlede ki gibi yanlıştır.
bazen yirmi üç buçuk yıllık babanıza bile söylediğiniz sözdür. "seni yanlış tanımışım..." acıdır. verilen emekler asla küçümsenmeyecek, beslenen sevgi asla kimsenin inkar etmeyeceği derecededir. ama olmuyor be hacım! böyle olmuyor... böyle derken; aile kavramının, kutsal değerlerin bu kadar hiçe sayıldığını görmek insana koyuyor. bu gün hayatımda hiç etmediğim kadar küfür ettim kendisine. hak etti lan! emekli bir insanın dünya koşuşturması ve ailesinden başka bir derdi günü olmadığını sanardım, yanıldım... insanı bir yana bırak, lan babamı yanlış tanımışım!
anladığında ilk zamanlar beynine bir kurşun saplanır, ardından akar gözünden yaşlar ama hayat içinde savrulmak bunu unutturur. zamandır, siler, geçer sadece bir iz bırakır hafızanda sadece o na dair anlamsız bir kaç harf ve bir kaç kuru yaprak misali soru, kendine sorup cevap alamadığın. oysa ki zaman geç olmuş, hava çoktan kararmış, cevaplaması gereken insan da o gecenin karanlığında kaybolmuştur, sadece kendinsin bilen tek vücut kalmayı, zaman hafızandan silene dek o soruya cevap aramayı '' ben nerde hata yaptım '' diye . ama giden zaten çoktan gitmiştir bu soru ise yine kalır o bedende seninle ölene dek ...
hayat boyu karşılaşmamız kaçınılmaz olan olaydır. çünkü insanlar madalyon gibidir iyi ve kötünün böldüğü, gerçek tarafını ne zaman fark edeceğinize sadece zaman karar verir.
insanlara,çöplükten gelişigüzel yemek toplarcasına davranarak,haklarında edindiğimizi sandığımız bilgiler sonucu,doğması muhtemel durumdur!özümseyip hazmedemeyeceksek toplayıp,çürütüp kokutmamıza gerek yoktur insanları!
kim kimi ne kadar tanıyabilir kendimizi bir arpa boyu tanıyamamışken!