insanı düşüncelere iten ikilemdir. herhangi bir osuruk sonrasında; (eğer ki yalnızsanız osurma eylemi götün bir yanağını bir köşeye kaldırıp zaart sesini olabildiğince uzun ve gürültülü yapmak demektir) etraf koklanır; eğer koku yoksa "yahu o kadar da gürültü çıktı, temiz osurmuşum demek ki" denir ama fena bir koku alındığında "içim ekşimiş herhal" veya "sıçtım galiba" denir.
bu noktada işin garip olanı; aynı hareketi arkadaşınız yaparsa siz ortamdan 5 metre öteye sıçramaya kalkarsınız.
ancak sorun şudur; osuruk kokusu osuruk kokusu değil midir? sizin götünüzden, ya da arkadaşınızın götünden çıkınca çok daha mı değişik olmaktadır? siz ki en rezil osurmalarınızın ardından bile kılınızı kıpırdatıp yerinizden kalkmamışken; dost diye bağrınıza basıp yan yana osurabilecek yavşaklığa ulaştığınız arkadaşınızın osuruğuna karşı 5 metre uzağa fırlayıp ikiyüzlülük gösteriyorsunuz. osuruğun en asilinin sizin osuruğunuz olduğu ne malum, belki de isveçli bilim adamlarını getirsek araştırsalar sizin osuruğunuz hakkaten de dünyanın en boktan kokan osuruğu seçilir. osuruğunuza karşı bu güveniniz nereden kaynaklanır?