Bazen öyle dakikalar oluyor ki tek başıma kalmaktan, tek başıma hüzünlenip tek başıma kesintisiz kederlenmekten mutlu oluyorum ve böyle hallerim gitgide sıklaşıyor artık.
Dostoyevski'nin en sıkıcı kitabı. Amına koduğumun varvara alekseyevnası. O sana güvercinim diyen yaşlı adamı yedin bitirdin, sömürdün amk. çizmesiz, evsiz kaldı senin yüzünden.
varvara orospusuna abayı yakan saf, yaşlı katip makar'ın hüzünlü yaşamını anlatan güzel bir dostoyevski romanı. ulan orospu varvara, umarım para için gittiğin bozkırda hastalanıp acı içerisinde ölmüşsündür, pis kevaşe seni.
Dostoyevski’nin ilk romanı. Bu yapıtı yazarken gogol dan etkilenmiştir. Dostoyevski yi ilk ünlü eden eserdir, fakat sonrasında bu ününü kaybeder. Kitap çok gerçekçi olmasıyla beraber an be an sıkıcı bir hal de alabiliyor. Genel olarak illa ki her birimize dokunacak düzeyde yerleri de var diyebilirim. Okunmalı mıdır? Kesinlikle evet diyemem, fakat okunsa iyi olur.
Dostoyevski insan ruhunu etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Bir insanın çelişkilerini, zayıflıklarını, çaresizliklerini anlatabilecek en uygun kelimeleri kullanarak görünür kılıyor.
insancıklarda en üst tabakada yoksulluk duruyor. Yoksulluk bir insanın karakterini en iyi gösteren kavram. Makar Devuşkin cebinde biraz para olunca başka biri, cebinde parası kalmayınca bambaşka biri oluyor.
"Edebiyat da çok iyi bir şey, Varenka, çok iyi bir şey! insanların kalplerini güçlendiren, eğiten bir şey. Edebiyat bir tablo, bir ayna; ifade tutkusu, ince bir eleştiri, edebe yönelik bir eğitim ve belge diyen cebinde parası olan Devuşkin; parası bitince şunları söylüyor:
"Ne yapayım kitabı! Kitap da neymiş? içine kişiler sokulmuş bir masal! Roman da saçmalık olsun diye yazılmıştır, aylak insanlar okusun diye; Ne olacak yani, size Shakespeare falan derlerse, bakın, edebiyatta bir Shakespeare var, derlerse; Shakespeare de saçmalık, bütün bunlar cidden saçmalık ve hepsi de sırf hiciv için yapılıyor!
Varvara karakteri parası olmayınca etrafına iyilik saçan, sürekli kibar olmaya çalışan bir durumdayken zengin bir eş adayı bulurbulmaz değişiyor. Makar Devuşkin'i bir başına bırakıyor.
Dostoyevski'nin karakterleri çok gerçekçi. Sanki sizin, benim yanımda yaşayan ve hepimiz gibi olan kişiler. Dostoyevski'nin bu kadar büyük bir yazar olmasının sebebi de bu kanımca. Dostoyevski sizi anlatıyor, beni anlatıyor. Yan komşumuzu, zengin arkadaşımızı, mutsuz kardeşimizi...
Dovstoyevski'nin, genç bir kız olan varvara alexseyevna ve orta yaşlarını süren makar alexseyeviç adlı kahramanlarının mektuplaşmalarından oluşan romanı.
Kitap ikilinin arasında geçen diyologları , ayrıntılı tasvirleriyle yoksulluğu elle tuturur hale getirir neredeyse.
Beni en çok etkileyen kısmı ise yoksul adamın davayı kazanacak parayı bulduğunda mutluluktan ölmesidir.
insanlar insancıklar
binlerce yüzbinlerce
insanlar insancıklar
hepsi yaşam derdinde
kimi üzgün kimi şen kimi sevgiyi arar
evlerine dönerken kalplerinde umut var
kimbilir belki yarın dünden güzel olacak
özlenen mutluluğu belki yarın bulacak
bir gün daha başlıyor
insanlar insancıklar
gözlerinde binbir dert
kalplerinde umut var
kimi üzgün kimi şen
kimi sevgiyi arar
evlerine dönerken
kalplerinde umut var
kimbilir belki yarın dünden güzel olacak
özlenen mutluluğu belki yarın bulacak
"...
ne yapayım kitabı! kitap da neymiş? içine kişiler sokulmuş bir masal! roman da saçmalık olsun diye yazılmıştır, aylak insanlar okusun diye; inanın bana, canım, benim bunca yıllık deneyimime inanın. ne olacak yani, size shakespeare falan derlerse, bakın, edebiyatta bir shakespeare var derlerse; shakespeare de saçmalık, bütün bunlar cidden saçmalık ve hepsi de sırf hiciv için yapılıyor."
Dostoyevskinin ilk romanı. Kitap iki kişinin mektuplaşmasını aktarıyor bizlere. Kumarbaz kitabında kumara bağlılığı, insanın kendine hakim olamayışını nasıl güzel anlatıyorsa bu kitabında da fakirliği, dibe vurmuşluğu sonuna kadar sizde hissediyorsunuz. Fakat beklentilerimi tam anlamıyla vermedi.
okumayı henüz bitirdiğim kitaptır. sözlükte sol framede karşıma çıkması beni sevindirdi. açıkçası beklediğim/anlatılan kadar iyi değildi. dostoyevskiye ilk kitabıyla giriş yapayım dedim ama çok da sarmadı beni. yeraltından notlar ile devam edeceğim ve bir gün o tuğla kalınlığındaki suç ve ceza'yı da okuyacağım.
insan bazen yanı başındaki bir kitapta bütün hayatının yazılı olduğunun farkına bile varmıyor; okumaya başladıkça giderek daha iyi anlıyor ve o ana kadar bulanık kalan şeyleri çözebiliyor.
Güzelliği dillere destan olası romandır. Dışardan bakınca belki sadece bir adamla bir genç kızın mektuplaşmaları olarak görülür. Ama içine girdikçe daha da çeker kendine. Hayran bırakır üslubuna.
Dışardan sadece mektuplar görülürken içine girdikçe yalnız, çaresiz insanları; şu berbat hayatın bir yanılsamasını, ve eleştirilerini görürsünüz.
çarlık rusyasındaki sefaletle beraber,günümüzde hala süren insanların manevi sefaletlerini de çok iyi anlatan roman.paralı ve parasız olmanın,karşınızdaki insanların size bakışını nasıl değiştirdiğini,insanların ne kadar acımasız olduğunu anlatıyor.
insancıklar lafı,herhalde makar ve varvara için değil,onlarla uğraşan zavallılar içindi