O haftanın yorgunluğunu doğa ile iç içe olup, temiz havada atmak, oksijen yoğunluğu nedeniyle 3-4 saatlik uykunun insana verdiği 10 saat uyumuşçasına dinçlik, odun ateşinde pişen tereyağlı kuymak...
evet ben bundan daha güzel, daha zevkli, insanı bebe gibi pırıl pırıl yapan başka bir aktivite görmedim, duymadım.
sabahın yedisinde hava loş aydınlık iken ormana doğru yürüyüşümüzü başlattık. güneşin doğumunu çam ağaçları arasından izlemeyi, o sisli havayı görmeyi 5 kilo mantara değişmem. ama mantar da bulduk. hem de kilosuna 100 tl fiyat biçilen göbek mantarı. saat 10'a doğru bir çınar ağacının dibinde ateşte çay demledik. meğer ben bunca sene çay yerine çamaşır suyu içiyormuşum. akşam yemeğindeki mantar sote ise en güzel hediyem oldu.
Hani bot giyersin de kendini olduğundan daha uzun hissedersin ya heh işte onun verdiği özgüven ve mutluluğu bir de çubuk kraker yerken hissedebiliyorum.