yeni alınmış eşyaların içinden çıkan naylon koruyucuları ( adını bilmiyorum) patlatmak. çıt çıt çok zevkli. bir de portakal kabuklarını bıçakla küçük küçük parçalara ayırmak. terapi gibi.
Ben direkt hayattan zevk almıyorum hiçbir şekilde. Benim artık hayattan zerre tadım tuzum kalmadı ne inancım kaldı ne bir beklentim ne de geleceğe umut dolu gözler ile bakıyorum. Rastgele, gelişi-güzel dümdüz yaşıyorum hayatımı mutlu olmayı bile unuttum. Ömrümün süresinin bitmesini bekliyorum.
profesyonel makinelerle, mekanın ortamın vs. ayarlandığı meşakkatli bir süreçten bahsetmiyorum. o konuda pek tecrübem yok zaten, eminim onun keyfi bambaşkadır.
ama bir yerde otururken, bir şeyi/manzarayı fark edip hemen cebinden çıkardığın telefonla saniyeler içinde bir fotoğraf çekmek çok büyülü bir şey gibi geliyor bana. çektiğim her fotoğrafta, yaklaşık beş saniyelik bir süreçte böyle bir şeyin ortaya çıkmasının kolaylığıyla şok oluyorum.
bence bu teknolojiyi çok kolay varsaydık, bu kadar kolay kabul etmememiz gerekiyordu. harika bir şey lan.*