gerçekleşebileceğine inandığın, başarı için yetecek kadar ilerlemeyip sadece hayalini kurmakla yetindiğin, sonu 'keşke'lerle biten hayatın iz bırakan sahneleridir.
--spoiler--
eski arkadaşlarından biri yanına gelir eğlenirsin ama işi olduğu için gelmiştir. sana işini yaptırır biraz daha oturduktan sonra minibüs durağına kadar bırak der. bırakırsın, yolda telefonu çalar babası neredesin olum aliyim seni der. aradan 2 dakika geçmeden babası lüx bir jiple yanına gelir hiç selam bile vermeden basar gider. o an düşünürsün işte parasının da amuha goyim babasının da.
--spoiler--
bir insanın tüm varlığıyla alışkanlık yapması. facebook sohbet denen olayın orda her daim durması adının yanıbaşında yeşil yuvarlak olmasa bile. o "kapat"a tıklayamıyor oluşumuz koymuyor da napıyor sanki.
Hergün konuştuğun insanla bir daha konuşmayacağını bilme hissi, bir zamanlar bir parçan olan insanın şimdi sadece bir ''tanıdık''a dönüşmesidir adama koyan. Bir zamanlar onsuz bir saniye düşünemezken öyle bir olay olur ki acaba bir daha konuşabilecek miyiz dersin bu adama koyar.
az önce paraya kıyıp sevgilinizle yemek yemişsinizdir, onu otobüse bindirmiş eve dönüyorken ufakbir roman çocuğu buz gibi havada çıplak ayakla kaldırım taşına yatmış uyuyordur bir diğeri kardeşine " o tarafa gitme balici yakalarsa s***r seni" der ki bunu söyleyen kız daha 6-7 yaşlarındadır.
işte o birkaç dakika insan çok koyar hem tok olduğundan hem bu küçücük çocuklara hayatı neler öğrettiğini işitmekten dolayı.
tabi sonuç önemli, cebimdeki son parayla gittim ne istersin dedim leblebi dedi leblebi aldım o ufaklıklara bilmiyorum iyi mi yaptım.