mümkün müdür sorusu ile nacizane fikirlerime giriş yapmak istiyorum.
şahsen dünya görüşüm itibari ile ruhani ve ilahi bir bilince inanmadığım için beynimizi tamamen bir organ olarak ele almaktayım. bu düşünce ile yola çıktığımda bilinç dediğimiz yapının faaliyet göstermesi noktasında elbet beynimizin fiziksel olarak uyarılan bazı kısımları devreye girmektedir. tabi aktarmaktan kastım tamamen bir işletim sistemine kodlamak, bir robota aktarmak şeklinde oluyor.
şimdi bence gelişen tıp teknolojisi ile bilincimizde hangi düşüncenin hangi duygunun beynimizde hangi noktayı çalıştırdığını ve orada nasıl bir reaksiyon gerçekleştiğini ortaya çıkarabilirsek insan zihnini tamamiyle elektronik yada labaratuar ortamında üretilmiş bir bedene nakletmek mümkün olacaktır.
konuyu çok dallandırıp budaklandırmak istemedim. teşekkürler türkiye.
genetik konusunda bu oluyor ama zihni bilmiyorum. sonuçta kimyasal tepkimeyi karmaşık algılasak bile özünde bir şeyin başka bir şeye karışımıdır. veya birlikte verdiği tepkidir. bu tepkilerin çokluğu ve tepki verecek maddelerin karmaşıklığı olayı çıkmaza sokuyor. ha işte o bilgi de böyle alınıyor.
eğer düşünce de aynı şekilde bir kimyasal tepkimeyse( ki ben o fikre yatkınım) o halde o tepkimeler sağlanarak bu bilgi alışı olabilir veya daha da önemlisi bilgi yaratılabilir.
yani hafızaya öyle soyut, matematiksel olarak bakmamak lazım. bir tepkimeyi formülle açıklamak soyut, matematiksel olsa bile o tepkime somut ve materyalistir.
işte o tepkimeyi sağlamak veya o tepkimeyi çözecek yöntemleri bulmak önemli.
öncelikle belirtmeliyiz ki insan zihni ve insan beyni birbirinden farklı olgulardır. insan beyni temel besinlerin vücudun geri kalanına nazaran ciddi farklarla bir arada çalışır ancak nihayetinde bir et parçası olduğu bir gerçektir. diğer memelilerden özellikle de primatlardan ciddi farkları yoktur. fakat insan zihni dediğimiz şey bilgi üretebilen rasyonel ya da irrasyonel kararlar verebilen bazı davranışların öngörülemez sonuçlarını meydana getiren fenomendir. bir maymunun şekspir in hamletini neden yazamadığının cevabı zannımca zihin gibi bir olgunun insanlara müstesna oluşudur. neticede zihin gibi bir şeyin aktarımının mümkün olması için zihnin sentaktik bir yapısını çıkarabilmemiz şarttır. aksi takdirde kaotik bir bilginin aktarılabileceğini aktarılsa da henüz kavrayamadığımız zihinlerimizce bunun farkedilebileceğini zannetmiyorum. (bkz: beynimiz onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı biz yine onu anlayamayacak kadar basit olacaktık.)
