çok enteresan bir işleyişi var.bir deney okumuştum. bir kadın denek var. beyindeki bir rahatsızlıktan dolayı yeni bilgiyi isleyemiyor.görsel hafıza vs sadece anlik bir sekilde kalıyor ve dolayısıyla yeni tanıştığı insanları bir süre sonra unutuyor tamamen. bu kadını doktora götürüyorlar. doktor kadınla tokalaşmadan önce eline bir iğne alıyor ve tokalaştığı sırada kadının eline bilerek batiriyor.tedavi bitiyor. daha sonra kadın tekrar geliyor beyindeki hasardan dolayı kadın adamı tanımıyor. adam kadına elini uzatıyor ve kadın bu sefer adamın elini sıkmıyor.kadina sorduklarında, kadın neden böyle bir şey yaptığını açıklayamıyor.
gündelik hayatta da herkesin belirli yargilari olur böyle ama neden yaptığını açıklayamaz.ışte o zaman sadece beynin düşünsel kısmı mantıklı bir izah üretemez fakat bu demek değildir ki tamamen temelsiz bir şekilde bir fikre,harekete karşı çıkarız.insan zihni her şeyi kaydediyor.günü gelince de bir şekilde ortaya çıkarıyor.
Varolusumuzu et ve kemik ile sınırlandırıyoruz.Oysaki bir kuş ile bir olabiliriz onun zihnine taniklik edebiliriz ancak sadece tanık olabiliriz.Biz bir kuş olamayiz.insan olmanın ve insanın keşfetmesi gereken duyguda taniklik edebildigimiz zihinimizle bedenimizin dışina çıkabilecegimiz gercegidir.
Kavrayış yetisini sağlar. yaşantı ve öğrenilenleri yine tüm bunların geçmişle olan bağlantılarını bilinçli olarak saklama gücüdür. insan zihnine aynı zamanda an denir. An kelimesi zihinden farklı olarak maddeye ruhsal bir bağ oluşturup insan bilincinin, duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal etkinliklerinin bütününü içeren düşünme ve anlama yetisi olarak geçer. Farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz her eylem, varlığın farkında olarak geçirilen her saniye, madde ile metafiziği birbirine organik bağlarla perçinler. Zaman ise an üzerinde skor tutacak olan yegane güçtür.