bir fotoğraf gördüm az önce,yokuş aşağı itilmişim de,az sonra düşüp tepe taklak olacakmışım gibi geliyor.
oysa güne güzel başlamış, pozitif bir ruh halindeydim,şimdi ise acı türk kahvesi içip,mal mal etrafa bakıyor,buraya sığınıyorum,bu kadar ani nasıl değişir ruh halim,yoksa normalim bu da, yapmacıklığım neşeli halim mi.
varlığınızı iyice sorgulamaya başladığınız ve düşündüğünüz her saniye istemsizce iyice derine dalmaya başladığınız andaki histir.
ben var mıyım, ben kimim, burası neresi, şu an yaşıyor oluşum ne ifade ediyor, etrafımdaki insanlar kim, ben aslında ben miyim...
delirecek gibi oluyorum, öyle böyle değil.
ilk başlarda hafife alırdım bu hissi ama dün farkettim ki insan bir düşünmeye başladığımda kurtulamıyor normal yaşantısına dönmesi zor oluyor.
bence ileride kafayı yiyebilirim bu yüzden amk.
bidaha düşünmem valla.
kendinize yakıştıramadığınız bir şey yaptığınızda yaşadığınız pişmanlık. başkasına duyduğunuz kızgınlık geçiyor ama kendize duyduğunuz geçmiyor. hatanızdan ders alıp kendinizi affetmenizse tek çözüm. yoksa bu duygu insanı içten içe yiyip bitiriyor.
kim ne derse desin insan ruhuna en ağır gelen his özlemdir kardeş. çünkü özlem bir çok ağır hissi bünyesinde barındırır. çaresizdir insan çaresiz. oturursun bir köşeye,yatağına,sahilde bir banka,yürürken,otobüste hatta uyurken rüyalarında. ağır gelir mutlu olduğun şeyin hayalinde dolaşması. istersin ki yanında,avucunda olsun. sadece ayrıntıları hatırlamakla yetinirsin. hele özlediğin şey geri gelmeyecekse sana bir ömür mutsuz olacak bir bahane bırakır ardında.
yani his midir bilmiyorum ama kesinlikle çaresizlik.
ça re siz lik.
elin kolun bağlı ve yahut değil... lakin bir şey elinden gelmiyorsa ve bunu yapman gerekiyorsa..
koca deniz.. marmarayı kaşıkla boşaltsan da bir gönül seni sevmez ya..
abi daha ağır ne olacak..
at kendini marmaraya, sen onu boşaltamadın, o seni yutsun, tüm içini içine doldursun.