insan olmak bir kaliptir.
o kalibi toplum belirler ve sekillendirir,
ana maddesi özgürlük olur ve toplum yok eder o terimi,
kendi icinde bitirir...
hirslarina zaaflarina alet eder onu.
bugün insan olmak aslinda derin bir cahillige mahkum olmaktir.
paranız,
kartvizitiniz,
mühim yerlerde tanıdığınız,
yoksa türkiye'de zordur.
insandan çok modern maraba sıfatında, yönetenlerin layık gördüğü statülere hapsedilirsiniz.
ruhen ne olduğunuz hiç önemli değildir.
onlar gerçekten sizi tanımazlar bile.
insan olmak toplumda elde ettiklerinize bağlıdır.
sahip olduklarınız kadar insansınızdır.
aslında bir buzdağı gibisiniz.
kavramlar kurallar, önkabuller sadece görünen tarafınız.
bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır:
"Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir.
insan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir.
Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. ileri geri hareket ederes sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar."
herkes bir hayat yaşıyor etrafında. onların gözünden,
onların hayatlarına bakmaya çalıştığında anlıyorsun hayatın zorluğunu. senin hayatın hiç bir zaman zor olamaz.
onlar, artık onlar her kimse seni hayatlarında figüran olarak bulunduruyor.
sen ölsen ne olur ki? hangi film figüranı öldü diye iptal edildi? hangi figüran ben oynamıyorum arkadaş diyebildi?
küçük hayallerin peşinden, küçük insanlar gibi koşup, hayaline ulaşınca büyük insan gibi sevinen varlıklardanız.
biz asla büyük lokmaya oynayanlardan olmayacağız. bu bir yaradılış meselesi. biz tırmalarız, pençe atıp kopartamayız.
ülkemizde önemli psikanalistlerden engin geçtan ın kaleme aldığı genel psikoloji açısından son derece önemli kitap. Hayatımda en çok etkilendiğim tekrar tekrar okuduğum eser.
95 girdi olmasına rağmen dine, dile, milliyete, düşünceye vs. zerre kadar değer vermeyen yazarlarımız var. zaten yukarıdaki (95) girdilerin çoğu beylik tanımlamalardan oluşuyor. aynı 96. girdi gibi. insanlığı tanımlayacağımıza yaşasak ya.. mesela kürtleri aşağılamayı bıraksak, dindarlara gerizekalı muamelesi yapmayı kessek, ideolojilerimizi bir kenara bırakabilsek zaman zaman.. o zaman böyle bir konu açma ihtiyacı da duyulmazdı. zira insanlığın kullanma klavuzu olmaz.