ergenlik yıllarımda bir söz yazmıştım. "adem oğlu olarak doğmak insan olmaya yetmiyor." akıl ve bundan ziyade bizi biz yapan duygulardır. duygulardan ne kadar uzaklaşır, sertleşirsek o kadar insanlıktan uzaklaşıyoruz.
Hangi insana insan denir ? Hangisine denmez ? Vicdan sahibi olmayan yerdekilere merhamet etmeyen hayvanlara zulüm eden saygısız içinde allah korkusu olmayan bir kişiliğe ben insan diyemem. insan olmak kolay değildir.
Bir şehide üzülürken ölen 86 cana üzülmektir.
insanlar ölürken ben şuyum ben buyum demek değildir insanlık. insanlık tam olarak ölen insana üzülüp, ailesiyle yakınlarıyla acısını paylaşmaktır. Ölümün ölünün siyasi görüşü olmaz.
Peki siz insanoglunun sadece evrime ya da dogalliga mahkum oldugunu mu düşünüyorsunuz?
Yani insanoglu kendi zihniyetini kendi sorgulayip, degistiremez mi? Yani zihinsel olarak insanlasamaz mi?
Insanoglunu her turlu fiziksel olarak yonlendiren onun zihniyeti degil mi?
içinde en çokta merhameti barındıran varlık olmak. şevkat gösteren ve acıyan olmak. nefsine hakim oldukça, içindeki canavarı dışarıya çıkarmadıkça varlık aleminde en üst seviyede kalabilen olmak.
başlığı okuyunca "Neden bu kadar uzağız ki" tepkisini vermeme sebep olan terim.
bahsi geçen terim sadece Homo saphiens türünün içinde bulunmak değildir!
etrafınıza biraz dikkatli bakın, o kürt, o yobaz, o kafir, o faşist, o kapalı, o açık, o kekeme, o kezban, o yakışıklı, o çirkin, o cahil, o Arap, o gavur, peki ya insan?
doğadan, anlayıştan, huzurdan ve saygıdan uzak olduğumuz müddetce bizler insan olamayız.
etrafımız insan görünümlü etiket ve yürüyen, konuşan önyargılarla dolu.
saygı, anlayış ve doğallık olmadığı müddetçe uzak olunan durumdur.