ya da yalan olduğunu bildiği bir mevzuya inanmak ister.
gerçek dünyada sahip olamadığı ve asla sahip olamayacağı bir konuda en azından hayal kurmak ve umutlanmak insanların hoşuna gidebilir. örneğin umutsuz aşklar da böyledir.
öte yandan söylenen yalan, menfaate uygun ise sadece bir insan değil, bir toplumun göre göre o yalana inanması mümkündür.
yalan ne kadar sık söylenirse, o kadar inanan taraftar toplar, tabiki söylenen yalanın uçuk kaçık olmaması şartıyla.
insanmak istediği ve kendini iyi hissetmesini istediği içindir. Gercekleri duymak yerine yalanla mutlu olmayı tercih eder fakat sonunda acı gerçekler bir bir suratına tokat gibi çarpacaktır.
