Ölmediğinden, ölemediginden, belirsizlikten korktuğundan dolayı yaşar.Hiç bir sebebi yoktur aslında insan yaşamının, yaşamın kendisi başlı başına bir paradoxtur zaten.
insanlar, temel bir kavram gibidir. Denklemi tamamlayıcıdır aslında. Eğer insan olmaz ise, evrenin ve tüm kanunlarının, dolayısı nizamı kesinlikle bir çizgi içerisinde gitmez.
Dünyada herşey insana endekslidir. Ve insana endeksli olan herşeyin bir kuralı yasası vardır. Güneş doğmak zorunda, yağmur yağmak zorunda, oksijen belirli düzeyde olmalıdır. Ve bu kurallar gibi, insanın anotomisine en uygun milyonlarca kural ve tespit vardır. Doğa ana bize bakmak zorundadır. Bize hitap etmek zorundadır. Yağmur yağmak zorunda, güneş doğmak zorundadır.
Milyonlarca ince hesaplamalar, insanların yaşayacağı dengede ve hepsi belirli tolerans içerisinde kombinasyonu sağlamak zorundadır. Çünkü insan yaşamak zorundadır. Neden zorunda olması gerektiğini;
Görerek, duyarak, hissederek ve akıl yolu ile sorgulayarak kendisine bir ışık bulmakta görevlidir.
Gündelik yaşantının ta kendisidir ışık denilen kavram..
işini yeterli düzeyde yapmazsan, kovulursun.
iyi bir ebeveyn olmazsan, çocuğunu iyi yetiştiremezsin.
iyi bir insan olmazsan, güvenilmezsin.
Sonuç olarak, insan için verilen bu mükemmelliğin bir bedeli ve düşünülmesi gereken ayrı bir zaman olgusu vardır.
- minnettar olmalısın, " allah insanları yaratırken kendi ruhundan üfledi"
Ve ne gariptir ki, basit bir analizde bile en çok;
Ölse ne yapıcak, kimsenin daha önce gidip görmediği yere hemen gitmektense ölene kadar bu dünyada kendini geliştirip her şeyin en iyisini yapmaya çalışırım şahsen.
doğmak kişinin elinde olmadığı gibi, iç güdüsel olarak yaşamsal faaliyetlerini devam ettirme yetisine sahip olduğu içindir belkide. bir romanın ortasında çıkan ve sonra kaybolan kahraman gibidir insan . sadece okunduğu anda vardır, öncesinde veya sonrasında yoktur.