duygularını kontrol edebildiği an olgunlaşır. daha doğrusu; nerede ve nasıl , hangi zamanda, hangi duygu ile davranacağını bildiği an da denebilir. ayrıca; kaybettiği, maddi manevi değerlerin, aslında yalan dünyanın getirip , götürdüklerini idrak edebildiği an olgunlaşır. ki bu da olgunlaşmanın en üst seviyesi bence.
yaşanmışlık arttıkça olgunlaşır. çok şey görüp geçiriyorsunuz. kırıyor, kırılıyorsunuz. sevdiklerinizi kaybedip, kazık yiyorsunuz. bazen atıyorsunuz da. iş hayatı, sosyal hayat, mücadele derken bir bakmışsınız her şeyi sükunetle karşılayan, herşeyin mümkün olabildiğini bilen, çok da şaşırmayan biri olmuşsunuz. artık adına yorgun mu dersiniz olgun mu bilmem...
Bağışlamayı öğrendikçe olgunlaşıyoruz bana kalırsa.
bağışladıkça kalbindeki yük hafifliyor insanın, son yıllarda bunu adet edindim. karşıma çıkan her insan bir farkındalık bırakıyor ve insanın, salt sahip olmak isteyen, gördükleri ve duyduklarıyla yetinen ucuz bir yaratık olduğu idrakiyle aradığım huzura bir parça sahip olarak devam ediyorum yaşamıma.
bir insan acılarına tutunarak olgunlaşır. evet acılarıdır insanı olgunlaştıran. zira sevgi, aşk, mutluluk, heyecan falan çarpıcı hislerdir. ancak acı öyle değildir. acı yara açar bünyede, o yara da kolay kolay kapanmaz. zaman ilacıdır ama o ilaç çok uzun sürede ya tesir eder ya etmez.
işte salt bu nedenle, insanı yaşadığı acılar olgunlaştırır. bir ölüm mesela ertesi sabaha sizi bambaşka bir insan olarak uyandırır.
o yüzden acı yaşadığında olgunlaşır insan. tecrübe ile sabittir.