insan ömrünün bir bölümünü bir an önce büyüme isteğiyle, bir bölümünü de yaşından daha küçük görünebilme çabası içinde geçirir.
Yaşadığınız sürece büyüme kaçınılmazdır ancak asıl büyümeden kasıt kişisel olgunlaşma ise,
insan kendisine aynı hatanın tekrar tekrar yapılmasına müsaade etmediği, böylece hem kendine haksızlık etmediği, hem de kimseye aynı hatayı tekrar yapma şansı vermeyerek bu kişilerde belli bir farkındalık yaratıp, onları kaybetmek pahasına içinde bulundukları hatadan döndürebilme ve bu hataların farklı durumlarda farklı kişilere sirayet etmesinin önüne geçebilmek sorumluluğunu gösterebilecek duruşa sahip olduğunda bana göre büyümüş demektir.
Sınırın ötesine geçen bir merhamet yahut tölerans, hem kendinize hem de gerektiğinde çizgiyi çekerek hatalarını fark etmelerini sağlamadığınız insanlara aslında kötülük etmektir.
Bir zamani yok ki bunun. Insan devamlı büyür. Büyütür onu yaşadıkları. 'Yeterince büyüdüm artık' diye dusunurken bile daha öğrenecek,ogrenip buyutecek çok sey vardir hayatta.
Bu sorunun cevabı da kişiden kişiye değişir. Herkes kendini büyüten sebepler ile dertlenir.
Kendi içimde zaman zaman büyür ve zaman zaman çocuklaşırım.
ilk kez anneannem öldüğü zaman hissetmiştim bu duyguyu. Ölümün bize de uğrayacağını görmüş ve büyümüş hissetmiştim. Aradan zaman geçti ve alıştım. Melankolik günlerimin sonunda güneş gördüm. Çocuklaştım. ikince kez uğradı bize ölüm. Dedem vefat etti. ilk uğradığı kadar acılı olmayacağını düşünüyordum. Oysa dedimin bedenini gasilhanede yıkayınca büyüdüm ben.
O günler de geride kaldı. Çocuklaştım.
Ameliyathaneye yattım. Ben, bekleme odasında büyüdüm. Annenin feryadlarını, bebek iniltilerini duydumda büyüdüm. Hayatın önemsizliğini kavradım. Çok büyük adam olup küçük işlerle uğraşmayacaktım. Hayatın anlamı o dehlizde kavradım. Unuttum. Sözlerime sadık kalamadım. Pembe dünya beni içine çekti ve pembeleştim.
18 yaşımda, ilk kez yüzüme traş bıçağı değirince büyüdüm. Ayna karşısında kendimle konuştum. Büyük adam olmuştum. Alıştım ve çocuklaştım.
Bu büyüme hikayesinin hülasasıdır.
Yatılı okullara gittiğim zamanda büyümüştüm. Zorluklarla mücadele edebilmek için insan büyümek zorunda kalıyor. Ama sonradan hep çocuklaştım.
Hayatın tokatını okkalı bir şekilde yemeyenler sanırım büyüyemiyorlar.
Ben zaman zaman büyür diğer zamanlarda ise çocuklaşırım.
Aslında hep çocuktur. Yaşadığı zorluklar, çektiği acılar ona büyümüş hissi verir ama öyle bir an gelir ki küçücük birşey onu heyecanlandırdığı zaman anlar "meğer ben hep çocukmuşum!" der.
Büyümek güzel birsey olamaz, çocuk kalın hep masum kalın dünyanın büyük insanlara değil, masum çocuklara ihtiyacı var.
insaaan yaptığı yanlışlarda yaşadığı pişmanlıkları karşı tarafa anlatamayıp içine attığında ve bu şekilde üzüntüleri zevk edinmeyi öğrendiğinde büyür.
insan karşı tarafı tamamen görmezden geldiğinde büyür.