tolstoy'un feyizli hikayeler kitabıdır. dindar kişiliğiyle bilinen tolstoy'un böyle bir eser yazmaması şaşırtıcı olurdu zaten. doğru düzgün kitap okunmayan ülkemizde bu kitabı okuyanların çok olması da ayrıca gariptir.
lev nikolayeviç tolstoy'a ait, dört güzel hikâyeden oluşan sarsıcı kitap.
çocukken okunan kitaplar önemlidir; zihin dünyasını şekillendirir, inşa eder.
herkesin bir çocukluk kitabı vardır. benim için o, bu kitaptır. günlük hayatta birçok olayla karşılaşırım ve çoğu zaman aklıma bu kitaptaki dört hikayeden biri gelir. çocukluk heyecanımla sayfalarını bir bir çevirirken bu kitabın bana yaşattığı sarsıntı, belki de bugün daha sağlam durmamı sağlayan şeydir.
iş bankası kültür yayınlarından çıkan kitabındaki hikayeler sırasıyla şöyle:
1. insan neyle yaşar?
2. kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez
3. mum
4. kızlar büyüklerden akıllıymış
5. insana çok toprak gerekir mi?
6. ilyas
Kitap sanki özellikle edebi bir nitelik taşıması istenmemiş gibi yazılmış. Nedeni de insanlara doğru olduğunu düşündüğü şeyi kafa karıştırmadan direkt olarak anlatmak istemesi olabilir.
o zamanki şartlar gözönünde bulundurulunca kıt kanaat geçinmekte olan halkı sanki dizginlemek istercesine yazmış tolstoy.
tüm bunların dışında tolstoy'un bu kadar dinine düşkün biri olduğunu kitabı okuduktan sonra anladım. her şeyi bir şekilde metafiziki olaylara bağlaması da zorlama olmuş açıkcası.
hikayelerin başına ''based on a true story'' yazılsaymış daha ilgi çekici olabilirmiş aslında.
iyi beklentiler ve moralle diye rahatça cevaplanabilecek soru.
tabi hava su ve yemeği söylemiyorum.
misal, yarın bitecek güzel bir iş varsa yarına kadar içim kıpır kıpır ama bitipte amaca ulaşıldıktan bir süre sonra bir boşluk hissi. o yüzden hemen başka güzel bir iş planlayıp gerçekleştirmeye çalışmak lazım. sonra da uzun vadede gerçekleşmesini beklenen büyük işler planlamalı. bu iş bir hatun olur, gezi olur ya da ne bileyim birinin bir sorununu çözmek olur. beyin hep ileride gerçekleşecek olaylarla meşgul edilmeli. bunların illaki hayali şeyler olması gerekmiyor. mesela bir elbise askısı alıp montunuzu asacak güzel bir yere çakmayı düşünmek bile iyi gelir. ya da bir köyde bir arazi alıp köy hayatı yaşamayı düşünmek.
Cevabı sevgidir. insan beğenilmek ve takdir edilmek ister, bunun en somut örneği ise sevgiye maruz kalmak olsa gerek çok sevgiye maruz kalan çürür ve egosu onu hastalık gibi kaplar.
Az sevgiye maruz kalmaz insan bazı insanların sevgisine maruz kalır en iyisi de odur, şımartılmayi sevmeyen biri olarak sevenim az olsun kimin gerçek dost olduğunu biliyim dedirtir. Umarım herkes gerçek dostlarını bir gün bulur.
tolstoy insan ne ile yasar'daki tum oykulerinde, insanin ozunde iyilik oldugunu vurgular.
seytan ve melegi temsil eden karakteri kullandiginda bile, insanin er ya da gec iyiligin pesinden gidecegini anlatmistir.