insan niye yaşar, niye yaşamaz diye sorulası sorudur. insan ne ile yaşar lan? para ile yaşayabilir. aşksız yaşayamaz deyinde şurada bayılayım. seksiz yaşayamaz mesela, sonra hayalsiz yaşayamaz. seks var sonra onsuz yaşanmaz, sonra kendi kendini sevemeden yaşayamaz. seks olmadan olmaz tabi. insan yaşamayamaz hacı. niye yaşıyoruz lan biz?
bu kitapta beni alıp sürüklemeyen, hoşuma gitmeyen yer yoktu. tamamı okunmalı. ben sadece not aldığım değişik kısımlardan, bazı yerleri aktaracağım.
--spoiler--
emek ucuz, ekmek ise pahalıydı.
yankesicilerden korkacak kadar zengin mi oldun?
kazanç ve kayıp ikiz kardeştir.
Biz köylüler, çocukluğumuzdan beri toprak anayı işlemekle
o kadar meşgulüz ki, kafamızda boş şeylere zaman kalmıyor. Tek endişemiz, yeterince
toprağımızın olmaması. Eğer şöyle bolca toprağım olsaydı, şeytandan bile korkmazdım.
(...)şeytan fırının yanında oturmuş, bütün konuşulanları duymuştu. Köylünün karısının
kocasını övmesinden ve adamın da, çokça toprağı olsa şeytandan bile korkmayacağını
söylemesinden memnun olmuştu.
"Şimdi tamam," diye düşündü Şeytan. "Oyun başlıyor. Sana yeterli toprak verip, bu toprak
sayesinde seni hakimiyetim altına alacağım."
Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi: "Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı;
kimi dinleyeceğimi; ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her
işi başarırdım.
(...)Şu gerçeği unutmayın; Tek önemli vakit vardır, içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur. Zira, hiç kimse bir başkasıyla ,bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez. Ve en önemli iş iyilik yapmaktır, Çünkü insanın bu dünyaya gönderilme sebebi budur.
(...)Allah şöyle cevap verdi: 'Git,
annenin ruhunu al ve üç hakikati öğren. Öğren ki, insanın kalbine hükmeden nedir; insana ne
verilmemiştir; ve insanlar ne ile yaşar? Bunları öğrendiğinde semaya tekrar döneceksin.
(...)bizi bir kadın karşıladı, konuşmaya başladı. Kadın adamdan da
korkunçtu ve ağzından ölüm kokusu yayılıyordu; onun etrafına yayılan ölüm kokusundan nefes alamadım. Beni dışarı, soğuğa atmak istiyordu. Biliyordum ki bunu yapsaydı ölürdü. Kocası ona Allah'ı hatırlatınca, kadın birden değişti. Bana yemek getirdiğinde ve bana baktığında, ben de ona baktım ve ona artık ölümün hükmetmediğini gördüm; ona hayat gelmişti; onda da Allah'ı hissettim. "Sonra Allah'ın bana söylediği ilk dersi hatırladım: "insanın kalbine neyin hükmettiğini öğren."
Anladım ki, insanın kalbine sevgi hükmeder. Allah'ın, vadetmiş olduğu şeyleri bana
göstermeye başlamasıyla ferahlamıştırn, işte ilk defa onun için gülümsedim. Fakat henüz
herşeyi öğrenmemiştim. insana ne verilmemiştir; insanlar ne ile yaşar, bunları hala
bilmiyordum.
işte o zaman Allah'ın ikinci sözünü hatırladım: "insana ne verilmemiştir, öğren."
"insanın kalbine neyin hükmettiğini biliyordum. Şimdi ise ona neyin verilmediğini öğrendim.
insana, kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir. ikinci defa gülümsedim. Arkadaşımı
görmekten ve Allah'ın bana ikinci sözünü ilham etmesinden dolayı sevinmiştim.
"Ama her şeyi hâlâ bilmiyordum. insanın ne ile yaşadığını henüz öğrenmemiştim. Allah son
dersi bana ilham edinceye kadar yaşamaya devam ettim.
Anneleri çocuklarının hatırı için bana
yalvarmış, çocukların anne babasız yaşayamayacaklarını söyleyince ben de ona inanmıştım;
oysa onları bir yabancı emzirip, büyütmüş. Kadın kendi çocukları olmadıkları halde onlara
sevgi gösterince ağladım, kadında Hayat Sahibi Allah'ın varlığını hissettim, ve insanların ne ile yaşadığını anladım. Allah'ın bana son dersi de ilham ettiğini ve günahımı bağışladığını biliyordum. işte o zaman üçüncü defa gülümsedim."
(...)*Pek korkunç da görünmedi; çünkü dünyada hizmetlerinde çürüdüğü efendilerin dışında, kendisini bu dünyaya gönderen başka bir merhametli bir efendi olduğuna, ölmekle artık yalnız ona tâbi bulunacağına ve ondan her halde hiç bir fenalık gelmeyeceğine inanıyordu.
ya rabbi dedi. o zaman yalnız olmadığını, kendisini işiten biri olduğunu, onun biçareleri yüzüstü bırakmayacağını düşünerek rahat etti. yavaş yavaş kendinden geçti. ölüyor muydu, uyuor muydu, farkedemiyordu. fakat bunların her ikisine de hazır olduğunu anlıyordu.
" şimdi anlıyorum ki her ne kadar insanlara hayatta kalmalarının sebebi kendi çabalarıymış gibi gözükse de hakikatte onları yaşatan, sadece sevgidir. kim yüreğinde sevgi taşırsa, o sevgi tanrı'dandır ve tanrı o kişinin yüreğindedir, çünkü varlığın sebebi sevgidir. "
* anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşayan tek şey sevgidir. kim severse, Allah'a yakınlaşır; Allah da ona yakınlaşır. Çünkü o, sevgiyi yaratandır.
* eğer bir işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi; ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her işi başarırdım.
* bundan sonra şu gerçeği unutmayın: tek önemli vakit vardır; içinde bulunduğumuz an. o an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir.en önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiçkimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur.
insanın kendisini düşünerek değil, sevgi ile yaşadığını öğrendim.
anne, çocuklarının hayatta kalmak için neye gereksinim duyduğunu bilme yetisine sahip değildi. ve hiçbir insan, akşama canlı ayakları için çizmeye mi, yoksa ölü ayakları için ayakkabıya mı gereksinim duyacağını bilemez.
eskiden, tanrının insanlara hayat verdiğini ve yaşamalarını istediğini bilirdim. şimdi bir şeyi daha öğrendim. anladım ki tanrı insanların ayrı ayrı yaşamalarını istemiyordu ve işte bu yüzden de, herkesin kendisi için neye gereksinim duyduğu bilgisini gizlemişti onlardan. tanrı, insanların birlikte yaşamalarını istiyordu ve işte bu yüzden onlara her biri ve herkes için neyin gerekli olduğu bilgisini açıklamıştı.
anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek hayatta kalabileceklerini sanıyor ve aldanıyorlar, çünkü insan yalnızca sevgi ile yaşar, kim sevgi içindeyse, tanrı da içindedir, çünkü tanrı, sevgidir.