şimdi. herkeste bir kalp var. insan bazen , daha güçlü ve daha dayanıklı olması, normal şartlardan daha yüksek performans göstermesi gerekir. Örneğin bir tehlike ile karşılaşıldığı, insanın kendisini savunması veya bir an önce kaçması gerektiği durumlarda.
mesela ortam bozuldu, kavga çıkacak. bu durumda kalbin daha hızlı atması ve daha çok kan pompalaması gereklidir. işte tam bu esnada Adrenalin isimli bir hormon, böbreküstü bezlerinden salgılanır. Bu hormon molekülü '' kendi boyutları düşünüldüğünde '' çok uzun bir yolculuk yapar ve kalp hücrelerine ulaşır. Hormon kalp hücrelerine '' daha hızlı kasılmalar '' emrini verir.
bu hormonu üreten hücreler, kalp hücrelerini tanımakta, kalp hücrelerinin hangi dili anladıklarını bilmektedirler. sanki aklı varmış gibi hareket eden bu hücreler nasıl oluyorda kalbin daha hızlı atması gerektiğini kavrayabiliyor. o değilde Kalp hücreleri de bu emre itaat edip , daha hızlı bir şekilde atmaya başlıyor. Böylece acil durum karşısında insan vücudunun ihtiyacı olan ekstra kan sağlanmış oluyor.
peki herşey tesadüf eseri olduysa bu adrenalin , bu kalp nasıl oluyorda koordineli bir şekilde paslaşabiliyor. eğer kendi kendilerine konuşup anlaşabiliyorlarsa helal olsun derim.
