Herkese aynı tavırlarla yaklaşmak. Karşımızdaki farklı insanlara benzer yöntemlerle yaklaşım benzer sonuçlar bekliyoruz. Oysa gerektiği şekilde davranarak çoğu insanla daha kaliteli iletişim kurulabilir.
Mesafeyi ayarlayamamak. Ne kadar samimi olursanız olun, her zaman aranızda bir mesafe olsun. Bu mesafe yaşanacak, bir çok suistimalin önüne geçecektir.
biraz önce erkek arkadaşımla ayrıldık yaptığım en büyük 3 hata
sürekli geçmişini karşısına çıkartmak
tartışırken sözünü kesip konuşmaya başlamak
konu benimle alakalıyken bi şekilde konuyu ona çevirmek
yıprandık be sözlük hatalarımız var ve farkındayız ama artık umudumuz yok hevesimiz yok birlikteyken dinlediğimiz şarkıları dinliyorum ne fayda yazsam yazmak istemiyorum arasam elim gitmiyor telefona arasın diye bekliyorum ama engelledim de final haftam olmasa yarın çıkar yanına giderdim her şey bok gibi her şey üst üste geliyor elim kolum bağlı anlayacağınız aşk gurura yer vermez derdim hep öyle bir yer veriyormuş ki çık bakalım işin içinden çıkabilirsen.
o değil de allahını seven üzerime bir miktar anatomi atabilir mi ya geçmem için 85 almam lazım o da ucu ucuna tamamlanıyor pü bize...
Güvenmek ve hayatın boyunca o kişiyle görüşeceğini düşünmek olabilir.
insan ilişkileri bir tuhaftı.
Bir süre biriyle birlikte oluyor, onunla konuşuyor, geziyor, hayatını paylaşıyordun. Sonra bitiyordu.
(bkz: Charles bukowski)
centilmen bir satranç ustası, maç esnasında 9 saattir hamle yapmayan rakibine, sitem dolu bir şekilde “ne zaman oynayacaksınız?” diye sorduğunda, “sıra sizde değil mi?” cevabını almıştı. insan ilişkileri de böyledir işte. iletişimsizlik, anlamsız kırgınlıklar ve zaman kaybı demektir.
Çabuk güvenmek. Ve hemen yargılamak. insanların ne yaşadığını nasıl bir şartta bulunduğunun analizi etmeden hemen insanlar hakkında bir takım yargılar oluşturmak.
-erken samimiyet kurmak. siz siz olun kimseyle hemen samimi olmayın. insanlarla çabuk samimi olan tiplere de biraz mesafeli olun. hayat bana erken samimiyetin iyi birşey olmadığını defalarca öğretti. ha bir insanla yıldızın çabuk barışır, kafa yapın uygundur onu anlarım ama öyle olması halinde bile siz işi bilerek yavaştan alın. sonra pişman olmayın diye.
-karşı tarafa olmayan anlamlar yüklemek. "ayşe asla öyle birşey yapmaz" "mehmet beni satmaz" "ferit usta bizi kazıklamaz" "karım-kocam beni aldatmaz" vs. gibi beylik laflarla karşı tarafata aşırı güven duymayın. tabi paranoyak olun demiyorum ama içinizde biyerde hep o an'a hazırlıklı olun. insanoğlu çiğ süt emmiştir, bugüne kadar başınıza gelmediyse bundan sonra gelmeyeceği anlamına gelmez.
-sivri dilli olmak. hep atarlı bir üslup kullanan tiplerin başarıya ulaştığını veya huzuru yakaladığını henüz görmedim. siz yorulursunuz. etrafınızı da bezdirirsiniz. elbet sert tavır takınacağınız, taviz vermemeniz gereken tipler olacaktır ama bunu hayat felsefesi haline getirirseniz vay halinize.
-hep destek olmaya çalışmak, feragat, özgeci tavır. belli bir süre sonra veren hep siz, alan da karşı taraf olduğu için tükenmişliğe sebep olabiliyor. teraziyle ölçecek halimiz yok elbette ama en azından karşı tarafın da sizin için birşeyler yaptığını görmeniz gerekmektedir.
karşındaki insan üzülmesin diye hep karşındakini düşünerek hareket etmek.
kendinden önce karşındakini düşünme ezberi çok kötü bir şey.
iyi insan olmak demek, devamlı karşındakini düşün demek değil.
en önemlisi mesafeyi koruyamamaktır. bırakın dostluğu aile ilişkilerinde bile mesafe şart. mesafeden kastım asla " duvar örmek", " samimiyetsiz olmak" değil. bahsettiğim başkasının ve kendinin özel alanlarına saygı duymak ve ilişkiye rağmen kişiliğini ortaya koymak. bu olmazsa sıkıntı doğuyor.