mutluluk. neden anlayamıyorum. küçük bir çocuk onda olmayan yüzlerce şeyden mutlu olabiliyordu.
kişilik. eskiden daha farklı bir insandın
utangaçlık. artık her şeye ses çıkarabilir oldun.
şıpsevdilik. artık her şey karmaşıklaştı. kimi neyi sevdiğini bilemez hale geldin.
hayranlık. onlar justin bieber için okula rapor veriyorlar. sen iki sokak aşağıya jimi hendrix dirilip gelse gitmezsin.
inanç. daha önce edinilmiş deneyimler "olmayacak duaya amin dememek" prensibini edindiriyor.
mani. artık her şey o kadar da göze güzel gelmiyor.
depresiflik. intihar edecek kadar kötü değil ama.
başarmanın verdiği haz. yaptık bitti önüne bakıyorsun. oysa lgs yi kazandığında araba isteyecek aymazlıktaydın.
mütevazilik. keşfediyorsun ki senin de iyi yanların var. bu seni ne oldum delisi yapıyor. veyahut da çevrendeki insanlar...
Küçükken herkese güvenilir olarak bakarsınız sonradan yok olur. Gelecekte çok güzel bir hayatın seni beklediğini ve daha iyi olduğunu düşünürüz ama o günlerin en iyileri olduğunu gelecekte görebiliriz. Genelde tüm sevdiklerimiz yanımızda olur sonra onlarda göçüp gider. Kazandıklarımız kaybettiklerimizi telafi eder mi bilmem.
uçma yeteneğidir.
ister inan ister inanma ben küçükken uçuyordum *
büyük çayır vardı, alçaklı yüksekli. akşamüstü bir rüzgar çıkardı. kollarımı açtığımda uçardım. bilmiyorum koşuyor olabilir miyim ama ben uçma hissini yaşıyordum.
şimdi olamıyor. o çayır yok belki ondandır. yoksa eskiden uçabilen biri şimdi neden uçamasın ?
oyuncakla oynama hissi. mesela bugün kuzenimin çocuğuna doğum günü hediyesi almaya gittiğimde o oyuncaklar artık sıkıcı metal-plastik parçalar gibi geldi. küçükken o oyuncakçılara girdiğimdeki mutluluğu sanırım hiçbir şey bana veremez şimdi.
büyüdükçe yok olmayan mutasyona uğrayan şeylerdir. zira yok olsaydı hiç hatırlamaz, herhangi bir acı ya da tebessümle bir hatıramızı tahayyül edemezdik. yaşlanmak ya da yaş almak; olmayan -zamandilimileriyle- ölçülen bir çizginin giderek kalınlaşmasıyla yeni motiflere bürünmesinden başka bir şey değildir. her şey o çocuğun ilk yaratacılığı ve korkusuzluğuyla gelişir. eğer ete kemiğe bürünen bünye bunları idrak edemezse geçmişe sadece acı bir tebessümle bakar. bu girizgahı uzun uzun göze sokmadan özet geç piçteki piç olalım ve ve çizgimizi biraz daha mürekkebe bulayalım. önermemiz "insan büyüdükçe yok olan şeylerse" aslında insan hiç yoktu denilebilir. mesela bu entry yok. büyüyoz ya hani.. yoksa buraya 3 kanallı dönem, arkadaşlıkların samimiyeti, aile değerleri gibi.. uzun uzadıya bir gelişme yazılabilirdi lakin üstünüze üstün dökmen dökmek istemedim. işte bu yaprak motifi buraya kadar çizilir. yapraklarını döken canlılarız bizler.. odanın içinde uçuşan tozun %80 ni bizim canlı derimizin mikron parçaları iken yokoluşçuluğu, varoluşçuluğu idrak etmektense. kimi eskiz olarak kalsa da algı zihnimizle kendi resimimizi çizmektir asıl mevzu. ister hayat bir hapishane ranzası olsun sen çentik at ister sadece bir nokta koy kendine bir gezegen yarat. fibonachi sayılarını yaz istersen katlanarak çoğalan çizginle.
çocukken cok şizofrenik bir dünyada yaşıyoruz sanki. Ergenligin bitiş evrelerine doğruda devam ediyor bu. Hayatın gerçeklerleriyle yüzleşince ilk önce ideolojilerimizi satıyoruz sonra arkadaşlarımızı ve hayallerimizi en çok da hayal kırıklıkları batıyor. ideallerimiz erozyona uğruyorz biz kafasına çip yerlestirilmiş robotlara dönüyoruz. insanlığımız azalıyor özetle.