büyümek görüp geçirmektir.
tecrübe kazanmaktır.
hayat ile ilgili edinilen tecrübelerin en büyüğü ise hiçbir şeyin kolay olmamasıdır.
Hiçbir şeyin kolay olmadıgını anlamak hiç ama hiç hoş olmuyor.
Bu tıpkı çocukken büyümek istemek gibi.
Keşke büyümeseydik.
Kimse zor hayalleri olsun istemez.
Ama herkesin zor hayalleri var.
gerçeklerle karşılaşan insanın içine düştüğü durum. yaşla ilgili değil sanırım, üniversitede çoğu arkadaşım şöyle düşünmüştü:
birinci sınıfa başlarken: iyi bir ortalama yapıpı yatay geçiş yapacağım!
ikinci sınıfa başlarken: ortalamamı biraz yükseltirsem birinci öğretime geçerim!
üçüncü sınıfa başlarken: bu sene yaz okulunda altta kalan bütün derslerimi veririm!
dördüncü sınıfa başlarken: lan acaba bu sene bitecek mi? *
can yakan bir gerçektir. hayaller ne kadar ruhu tatmin eden şeylerdir oysa. insan hayal edebildiği kadar yaşayabilir. ve büyüdükçe hayalleri küçüldüğü için hayata karşı tahammülü de azalır.
insanların büyüdükçe beyinlerinin küçülmesi ile doğru orantılıdır. zira biliriz ki çocuk yaşımızdaki durum algımız, hayal gücümüz vb. şeyler büyüdükçe sekteye uğrar.
doğrudur. küçükken en basit ihtimalle doktor olucam, öğretmen olucam der, hedefini ve hayalini yüksek tutarsın; ama büyüdükçe hayallerin küçülür, doktor olmasam da olur, öğretmenlik bana göre değil, üniversiteyi dışarıdan okusam da olur gibi...
kesinlikle doğru bir önermedir, gençken tozpembe görünen dünya, yaş ilerledikçe kararmaya ve seni esir almaya başlar, sadece yaşayabilme dürtüsü, hayallerin önüne geçer ve hayat seni hiç iplemez.