ilk işletme teorileri ortaya atıldığında insan bir emek gücü olarak görülmekteydi. mekanik, böyle robot gibim bişeydi. * sonrasında insanların duygusal ve ruhsal boyutlarının verimliliği etkilediği ortaya çıkınca akademisyenler bunları da dikkate almaya başladılar ve insanları bir kaynak olarak görmekten çok, bir şirket kimliği ve şirket bağlılığı ortaya çıkartarak daha verimli çalışmalarını sağladılar. fakat yapılan bu "ben sana değer veriyorum" kandırmacası nufüs artışıyla birlikte "yerine konabilme" zorluğu ortadan kalkınca yavaş yavaş eski bir trend haline gelmektedir. (bkz: vintage akımı)
velhasıl, insanlar şirketler için bir kaynaktır, şirket patronunun kar etmesi amacına hizmet etmektedirler. fakat insanların akıllı hayvanlar olması dolayısı ile "insan kaynakları" birimleri ortaya çıkmıştır, bilgisayarlar için bilgi teknolojileri departmanı ne iş yapıyorsa, insan kaynakları da çalışanlar için o işi yapıyordur.