Her insan kişisinde bulunan, lakin kullanım gücü kişiden kişiye değişen elzem organ.
Kendine saygısı olan herkes, beynine de aynı saygıyı duyar, onu geliştirerek kullanmayı hedefler ve bu şekilde yaşar.
Bazıları ise, onu kullanmak yerine, kuştan ödünç aldığı beyinle yaşam sürer.
Seçim sizindir!
Düşüncelerin tamamının hapsedildiği bir hapishanedir. Duygular ise görüş gününü bekleyen birer mahkum ve gerçek sandıklarımız hayallerden oluşan birer gardiyan.
Beynimiz kendi filminin yönetmeni istediğini yazıyor, istediğini oynatıyor. Oysa ki biz hep onun sahibi sandık kendimizi. Meğer sadece onun izin verdiği oyunda başrolmüşüz.
O bitti derse eğer hastane köşelerinde unutulan birer delilermişiz, unutulan figüranlar gibi. Aklını kaçırmaksa gişesi olmayan bir film gibi. kimse tarafından izlenmeyen, bilinmeyen bir film...
Üzerinde en çok araştırma yapılan, en çok yazı yazılan ama hakkında en az şey bildiğimiz organımız beynimiz. Tam anlamıyla bir gizem.
insan beyni 100 milyar'dan fazla nöron içerir ve bu nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapar.
Yeni doğmuş ortalama bir bebek beyni 350-400
gram iken yetişkin insan beyni 1300-1400 gram
ağırlığındadır. Oysa Fil beyni 6000 gram,
tavşan beyni ise 10 gramdır. Aklın gelişmişliği
beyninin fiziksel büyüklüğünden çok, beyin
hücreleri arasındaki bağlantıya bağlıdır.
Beyindeki sinir hücresi sayısı ortalama 100
milyar. Bir insan ne kadar çok şey öğrenir ve
düşünürse, bu sinir hücreleri arasındaki
bağlantılar o kadar artmaktadır.
kaynak: http://www.kigem.com
yapılan bilimsel araştırmalara göre kötü kokuların insan beynini uyarması güzel kokulara nazaran daha hızlı ve etkili gerçekleşiyor. bu sebeple türk'ün aklı sıçarken çalışır sözünün bilimsel dayanağı bulunmuşken, çişi pembe olan kızların neden aptal olduğu da burdan anlaşılmakta.