yani şimdi haksızlık olmasın hepsine... en azından bemim denk geldiğim öyleydi. akşamın karanlığı daha yeni yeni çöküyor. acil üsküdar'dan karşıya geçmem lazım. bir cebimde 10 lira ötekinde 20 lira var. neyse la gidiyorum. ben diyeyim izbandut gibi sen de montofon gibi bir boyacı paçalarıma yapışıp "boyuyalım mı abi, 25 kuruş abi, abi iki fırça çekelim abi" diye sakso çekervari hareketler yapmaya başladı. yalnız ayağımda da kareli vansler var. "neresini boyucan eşşoğlu" demedim, diyemedim tabi, etraf tenhacana biraz, ama durumu hafiften kendi kendine çaktı "temizleyelim abi" diye ağzımdan girip burnumdan çıkmaya başladı. pezemenk korkuttu beni, iyi bari dedim madem 25 kuruş... yalnız işkilleniyorum. cepte de hiç bozuk yok. neyse bu mal diş fırçasını(bildiğin normal düz diş fırçası) çıkardı acayip çam macunu gibi bir şey sürdü üstüne başladı güzelim ayakkabılarımı sikmeye. la bişey de diyemiyorum, gıkım çıkmıyor. karelerin beyaz yerleri bir güzel kahverengiye döndü. piç etti puştun atmığı ayakkabıyı. 10-15 saniye içerisinde ediyor ha tüm bunlar... gavat açtı avcunu "abicim 5 lira" dedi. civarda da kimse yok. "ulan" dedim elimi rastgele bir cebime atarken içimden de dua ediyorum "ulan inşallah 10 lira olan ceptir bu" diye, yoksa herifin para üstü falan vereceği yok, besbelli. elimi cebimden çıkardım bir baktım, tabi ki 20 lira amk! elimden kaptı parayı "abi siftahım yok hakkını helal et" dedi tezgahı kaptığı gibi uçtu insaniyetsizin dölü! bakakaldım arkasından.
buradan üsküdar belediye başkanı sayın mustafa kara'ya teşekkür etmeyi bir borç bilirim, sahilde kendi halinde bira içilmesini engellemeye memur ettiğiniz zabıtaları bu gibi olayları önlemeye sevk etseydiniz, bugün ayakkabılarım bir daha giyilmeyecek hale gelmemiş olacaktı. bakın 20 liramı saymıyorum bile!