3-7 diyorum efenim. tüm ilgi üzerinizde, oyundan başka bir kaygınız yok. evdeki kırılacak eşyaları kırıp, yemeğinizi yere döküp, her türlü zararlı davranışı yapsanız da kızanınız yok. küfür etseniz herkeste bir gülme hali, bir hoş karşılama durumları. ohh ne rahat.
çocukluktur, 40 yaşında ki bir adama sordum "70'leri seviyorum" diye cevap verdi. 20 yaşında ki "2000'ler" dedi. benim için "80 sonu 90 başı". daima kişiler çocukluk dizilerini, çizgi filmlerini ve o tarihte ki modayı tercih ederler.
18-20 bu iki yılda yaşayan, insana göre değişiklik gösterebilir.
aşık olunur,asiliğin tadı çıkartılır,ona buna laf atılır, bünyeye göre dayak yenilebilir.
evlenilebilir.
donup arkana bakmadıgın surece hergunun de kıymetliyse her yasın her donemin ayrı guzelligi vardır yeterki kıymetini bil. 20li yaşlarda aman 30 geliyor diye panik yapılır. 30larda aman da yaslanıyorum diye panik yapılır. nasılsa zaman akıp gidiyor. iyisi mi keyfine bak. hergunun dunden guzel olsun. diyebilme imkanı olsun herkesin. bosverin acılar da guzeldir yorulmak da hayattan bezmek de . kafanız yerinde olsun akıl saglıgınızı korumaya bakın.
henüz dünyaya merhaba diyen bir "insancık" için ömrün en güzel çağıdır anne kucağında geçirirlen huzur dolu saatler.
yürümeye başlar insan, anne ve babası tuttmuştur kollarında sanki ömür boyu o kolları bırakmayacak gibi, en güzel çağıdır insanın güvenle sarılan o kollar...
sonra gelir okul çağı, başlar okuma yazmaya bizim insancık; en güzel anısıdır hayata dair o okuduğu birkaç kelime...ve ergenlik denen o karmaşık dönem gelir çatar. mahalle baskısından mütevellit bastırılmış heyecan ve aşk denen duygu yeni ynei filizlenmeye başlar ergenlik sivilcesi ile dolu yüzlü bir erkekçiğe, aşk denen duygu sarar küçük beyni ve bedeni ve insan ömrünün en güzel çağı filizlenir gönlünde insancığın.
lise yılları... deli dolu, hayatın en güzel çağı... mutlaka aşık olunan edebiyat öğretmeni ve karşı sınıftaki platonik aşkın hedefi uzun boylu, okulun basketbol takımı takmanı "berkecan". herkesten gizli yaşanan aşkın verdiği heyecandır hayatın en güzel dönemi.
üniversite... insancık "insan olma" yolunda emin adımlar atarken özgürlüğün tadına varır üniversite kapısından içeri girerken. elinde özgürlüğünün tapusuyla yaşar hayatın en güzel anını. bir de sınıftan içeri girer girmez vurulur yüreği esas oğlanın/ kızının şiir gibi gözlerine ve zaman durur, ama hayatın en güzel anı akıp gider.
büyüdü bizim insancık, oldu "insan". evlendi, işi de oldu, bir de tuttu küçücük bir bebeğin tombul ellerinden ömür boyu aynı yolda yürümek üzere. küçük insancığın ilk "anne/baba" kelimesi ile gururu ve heyecanı tarifsiz bir huzura döndü ve bizim insan hayatın en güzel anının tadına vardı.
insancıklar büyüdü, evlendi ve küçük insancıklar doğurdu. bayramlarda el öpmeye geldiler torun torba. ve bizim insan hüzünle karışık huzur tadında mutluluğuyla hayatın en güzel anını hissetti orta yaşlı, yorgun yüreğinde.
ve başlangıç noktasına geri döndü bizim insan. üstelik yine bir insancık olarak. bu defa kırlaşmış saçları ve yorgun yüzüyle ve yine aynı tebessümle.... döndü baktı arkasına, arkadasındaki koca yıllara. yüzündeki yaşlı tebessümle huzurun tadına vardı, hayatın en güzel duygusuyla son bir güzel anla veda etti tüm bu güzelliğe, yeni bir güzelliğe merhaba demek üzere...
hayatın her anı ayrı bir bahardır, yeni filizlenen bir umuttur; kıymetini bilene...