ben bu yeni nesili anlamıyorum dediğin andan itibaren artık eski nesilsindir. yani yaşını almışsındır artık. artık top kesebilir, huysuzluk edebilirsin. saygı kisvesi altında bir kenara atılmaya mecbursundur. gün geçtikçe eli öpülecek sadece bayramlarda ziyaret edilecek kişi olmaya ilerlersin. gereksizleşirsin zaten. aptal saptal geleneklerin don kişotusundur.
1-bedensel yaşlanma: orta düzey herhangi bir aktivite sonrası sabah uyandığında bütün kasların tutulması ve ağrıması. gençken yaptığın türlü aktiviteye rağmen bitmek tükenmek bilmeyen enerjinin azaldığının aleni göstergesidir.
2-ruhsal yaşlanma: yaşanılan olaylardan dolayı beden ve yaş genç olsa bile kişinin içindeki çocuğun ölmesi, eski yaptığı şeylerden artık yeteri kadar keyif alamaması vs. halk arasında 'için geçmiş senin hacı!' diye tarif edilen durum.
bu konuyu da romantiğe bağlamış olmanın verdiği huzurla analize geçebilirim! hangisi daha beter bilemedim. içinde sonsuz enerji ve mutlu olma kapasitesi varken bedeninin buna ayak uyduramaması mı, yoksa bedenin genç ve tazeyken yüreğinde en ufak bir istek ve enerjin kalmadığından köşene sinmek mi? ideali ruhun ve bedenin eş zamanlı yaşlanması hacı! her zaman ideale uyacaksın!
- kimse hatırlatmadan, kendiliğinden gelişen bir şekilde, sabah kalkınca terlikleri giyip, yeleği sırta geçirmek.
- 90 doğumluların bile askere gidecek yaşa geldiğini öğrenince şaşırmamak.
- google da "eski oyunlar" diye arama yapınca, çelik çomak, sek sek, aşık, misket, saklambaç gibi oyunlarla ilgili ansiklopedik bilgi ve görsel bulmayı beklerken, en eskisi 90'lı yıllara dayanan "arcade" oyunlarla ilgili bilgilerin nostalji diye sıralandığını görmek.
- "cereyanda kaldık, karşıdaki camı kapatalım mı?" şeklinde bir cümle kurabilmek.
liseli çocuklara ' çocuğum, evladım ' diye seslenmek. geçen gün metroya binerken kapının önünde geçmemi engelleyen çocuğa ' evladım bir çekil kenara ' dedim. bir an bi kendi kendime ' noluyo lan ' desem de ağzımdan çıktı bi kere. artık elimi eteğimi dünyalık işlerden çekmenin vakti geldi.