ilk anda deli olursun, sonra saat dolmadan aşk nefrete dönüşmüştür artık, bütün escort sitelere kızın telefonunu döşenirsin, tanıdık herkese kızın ne kadar forostop olduğunu anlatırsın, her fırsatta hayatını mahfetmeye çalışırsın.
haketmiştir bunu çünkü. insan gibi konuşsa çekmeyecekti bunları.
not: aldatılmadım ama aldatılsaydım bunları hiç acımadan yapardım.
süleyman'a karısı telefon etti :
konuşan ben,
ben, fahire.
tanımadın mı sesimden?
demek çok bağırdım birdenbire.
çığlık mı?
belki...
hayır,
çocuklar hasta değil.
dinle beni :
işini bırak da gel,
çabuk ol ama.
telefonda anlatamam,
olmaz.
daha kıyamet kadar vakit var akşama.
saatlar, saatlar,
kıyamet kadar.
sorma.
dinle beni...
hemen vapur bulamazsan
üsküdar'a kayıkla geç.
bir taksiye atla.
paran yoksa
patrondan avans al.
yolda hiçbir şey düşünme,
mümkün mertebe yalansız gelmeye çalış.
yalan kuvvetliye söylenir
ben kuvvetsizim.
alay etme kuzum.
evet kar yağacak,
evet
hava güzel.
koynuna girdiğim adam gibi
kocam gibi değil,
büyüğüm, akıllım,
babam gibi gel...
geldi süleyman,
fahire, kocası süleyman'a sondu :
doğru mu?
evet.
teşekkür ederim süleyman.
bak işte rahatladım.
bak işte ağlamıyonum artık.
nerde buluşuyordunuz?
- bir otelde.
beyoğlu tarafında mı?
evet.
kaç defa?
ya üç, ya dört.
üç mü, dört mü?
bilmiyonum.
bunu hatırlamak bu kadar mı güç süleyman?
bilmiyorum.
demek ki bir otel odasında.
kim bilir çarşaflar nasıl kirliydi.
bir ingiliz romanında okudum,
bu işlere yarayan otellerde
kırık küvetler varmış.
sizinkinde de var mıydı süleyman?
bilmiyorum.
hele düşün,
toz pembe çiçekli, kırık bir küvet?
evet.
hiç hediye verdin mi?
hayır.
çukulata, filân?
bir defa.
çok mu seviyordun?
sevmek mi?
hayır...
başkaları da var mı süleyman?
yok.
olmadı mı?
hayır.
bunu sevdin demek...
başkaları da olsaydı
daha rahat ederdim...
çok mu güzel yatıyordu?
hayır.
doğru söyle, bak ne kadar cesurum...
doğru söylüyorum...
zaten gösterdiler bana.
inek gibi karı.
belimden kalın bacakları...
fakat zevk meselesi bu...
bir sual daha, süleyman :
niçin?
bilmiyorum...
karanlıkta pencerenin hizasında
karlı, ağır bir çam dalı.
bir hayli zaman oldu
sofada asma saat on ikiyi çalalı.
süleyman'ın karısı fahire
şunları anlattı kocasına ertesi gün :
... dayanılmaz bir acı halindeydi
kendime karşı duyduğum merhamet,
ölmeye karar verdimdi, süleyman...
annem, çocuklarım ve en önde sen
bulacaktınız karda ayak izlerimi.
bekçi, polisler, bir tahta merdiven
ve bir kadın ölüsü çıkaracaktınız
arka arsada bostan kuyusundan.
kolay mı?
gece bostan kuyusuna doğru yürümek,
sonra kenarına çıkıp durarak
baş aşağı atlamak karanlığına?
fakat bulmadınızsa eğer
karda ayak izlerimi
sade konktuğumdan değil.
bekçi, merdiven, polisler,
dedikodu, kepazelik,
aldatılmış bir zevcenin intiharı :
komik.
niçin öldüğümü anlatmak müşkül.
kime? herkese, sana meselâ.
insan, ölmeye karar verirken bile
insanları düşünüyon...
sen yatakta uyuyondun
yüzün rahat,
her zaman nasıl uyursan
ondan evvel ve o varken.
dışarda kar yağmaya başladı.
bir tek gecelikle çıkmak balkona :
zatürree ertesi gün,
nümayişsiz ölüvermek.
hayır,
hiç aklıma gelmedi nezle olmak ihtimali.
yaktım sobamızı.
iyice ısınmak lâzım ilkönce.
ciğer bir çay bardağı gibi çatlarmış.
pencereye, kara bakıyonum :
«eşini gaip eyleyen bir kuş
gibi kar
geçen eyyamı nev baharı arar...»
babam bu şiiri çok severdi.
sen beğenmezsin.
«sağdan sola, soldan sağa lerzânı girizan...»
lambayı söndürmeden balkona çıktım.
« ... gibi kar
düşer düşer ağlar...»
oturdum balkonda iskemleye.
havada çıt yok.
karanlık bembeyaz.
uykudayım sanki.
sanki çok sevdiğim bir insan
konkarak beni uyandırmaktan
yumuşacık dolaşıyon etrafımda.
üşümüyordum.
kederim duruluyor
berraklaşıyor.
odanın camlı kapısından balkona vuran ışık
sıcak bir kumaş gibiydi üstünde dizlerimin.
ben rehavetli bir mahzunluk içinde
acayip şeyler düşünüyondum :
feneryolu'ndaki çınar
150 yaşındaymış.
ömrü bir gün süren böcekler.
gün gelecek
insanlar çok uzun
çok bahtiyar yaşayacaklar.
insanın yüreği ve kafası var...
insanın elleri...
insan?
ne zamanki,
nerdeki,
hangi sınıftan?
onların insanları,
bizim insanlarımız.
ve her şeye rağmen
yeni bir dünya için yapılan kavga.
sonra sen
ben
bir kırık küvet
ve benim
kendime karşı duyduğum merhamet...
kar durdu.
sökmek üzre şafak.
utanarak
odaya döndüm.
o anda uyansaydın
sarılıp boynuna...
uyanmadın.
evet,
çok şükür nezle bile değilim.
şimdi?
zaman zaman hatırlayıp
zaman zaman unutacağım.
yine yan yana yaşayacağız
beni sevdiğine emin olarak.
altı ay kadar geçti aradan.
bir gece karı koca denizden dönüyonlardı.
gökte yıldızlar, ağaçlarda yaz meyveleri vardı.
fahire birdenbire durdu
baktı muhabbetle kocasının gözlerine
ve suratına tükürür gibi bir tokat
karşı kaldırımdan geçen ilk hatuna aşık olunursa problem olmayacak andır. aldatan kişinin arkasından ağlanır mı lan? hazımsızlık da yaratmaz. bir talcid'lik işi var. siktir edin şıllığı.
aslında anlık olarak ölürsün orada. bi an sonra kendine gelirsin artık eski sen değilsindir. öldün ya bi parçan eksik geri gelmişsindir bu tarafa. gözlerin 250 derece olur yanar da yanar. için bulanır, kusamazsın. beynin durur o anda. bi bok düşünemezsin.
tek soru vardır neden. aslında en büyük hata budur neden diye bir soru yok. kansızlığa, şerefsizliğe kalıp uydurmaya çalışırsın, yanlıştır. o an yenilgi duygusu insanı bitirir. hem sevdiğinden oldun hem başka biri için tercih edildin. öl orada dersin. cefasını benim çektiğim aşkın sefasını başkası sürecekse .ikerim böyle aşkın ızdırabını dersin ve de kendini en yakın tekele atarsın.
kuran kursuna gidip iyi bir müslüman olarak (hak yemenin en büyük günah olduğunu bilmek) 8-10 yıl geçirdikten sonra dünya üzreinde hak yemeyenin olmadığını gördüğüm zamanın başlangıcı olan an. din bildiğin insanı kafalıyor aga. o an aldatıldımı düşündüm amk. aldatılanlar bi de seni aldatmaya kalkıyor. aldatılma zincirlemesine bak. adam imam hak yiyor. fakat kimse bunun farkında değil. neden çünkü insanlar dörde ayrılır aldatılanlar ve aldatanlar. diğer ikisi de alafranga tuvalet kullananlar ve alaturka tuvalet kullananlar. alafranga tuvalet kullananlar da kendi araların da ikiye ayrılıyor. klozetin kapağını kaldıranlar ve kaldırmayanlar. el finito; orrayt.
aldatılan kişi kova burcuysa eğer, o anki sevgisi nefrete dönüşüverecektir. bir kalemde silip atabilme özelliği olan kova, bu durumda çokta tepki göstermeyecektir. aldatan kişinin gerizekalı olacagını düşünecektir çünkü kendisi de bilir ki kova mükemmeldir ve aldatan kişi asla onda bulduklarını aldattığı kişide bulamayacaktir. kovaya koymaz mı aldatılmak? koymaz neden mi değecek biri olsaymış aldatmazmış der geçer..
seni seviyorum'un ağız tiryakiliği olduğu bir dünyada o an çok da önemli olmasa gerek, gelip geçiyor. acını çekiyorsun unutuyorsun. sonra yine elini ateşe uzatıyorsun.
ilk an: başından aşağı kaynar sular dökülmek.
bi beş dakika sonra: sırtından vurulmuşa dönmek.
on dakika sonra: benim neyim eksikti?
yarım saat içinde;
aldatılan kadınsa; gidip o kaşarın saçını başını yolacağım, o ibneyi de vuracağım. (ibne burda; koca - sevgili falan olmakta)
aldatılan erkekse; o zaten anında temizliği yapmıştır. bu hatta sonra bir de cesetlerin başında illa bir sigara yakar.(inkar edilemez derece cool olur bu)
burada tek fark;
erkek; önce katleder sonra düşünür.
kadın; önce düşünür sonra yolar.
bazıları allah'ından bulsun' modunda doğduğundan bunların hiç biri yaşanmayadabilir tabii.
tabii aldatmanın boyutu da ciddi önem taşır.
bildiğimiz karılı kızlı aldatma mı, yalan falan mı? aldatmanın cinsine göre değişir.
Fizik departmaninda tanistigim kiz arkadasimla guzel guzel muhabbet eder fizik teorilerinden bahseder, muhendislerle dalga gecerdik. 1 senelik kiz arkadasim, denneysel fizikci, nutrinonun kutlesi ustune calisiyor, ben de deneysel fizikciyim, karanlik madde ustune calisiyorum...
Gunun birinde ofisine gidip surpriz yapayim dedim. Hizlandirici tunelinden parcacik departmanina gectim, ofiisine tek basina kullaniyordu. Odasina yaklasim, baktim kapisi acik ama iceride degil, odasina girdim saklandim. O sirada gozume carpti ama ilk bakista anlamamistim.
Tahtasini incelemeye yaptigi isi alamaya calistim. Iste o zaman soguk gercek suratima vurdu... Standart model yerine arastirmasini supersimmetri ustune kurmus!!! Getirdigim cicekleri hemen cope attim, tahtanin ustune koca bir carpi cizdim, sonra tuvalete gidip cisimi yaptim...
Sonra da cikip odama gittip arastirmama devam ettim...
Saka lan saka... fizik departmaninda kiz ne arar *. Herneyse (bkz: the big bang theory)
kan beyne nasıl sıçrar diye öğrenmenize sebebiyet verir. hele ki sizi ottan boktan kıskanan ve size sürekli rapor verdirten birisi ise, sürekli sevdiğinizden şüphe eden birisi ise, siz canınızı dişinize takmış çalışırken o telefon gelir. hep te telefon la gelir haber.
yalan söylediğini şıp diye anlar beyin. kem küm. nerede kim soruları sorulur. gereğinden fazla heyecanlı bir şekilde kısa keser ve emrivaki kapatır. tekrar aranır espiri yapar ve gene kapatır. sonra tekrar aranır ve nerede sorusu tekrar sorulur ve söylenmemiş bir detay ile birlikte gelir cevap. sonra tutarsız detaylar ve bariz anlaşılan yalanlar. sonra bi an olur ve dökülür herşey.
kulaklarınızdan beyninizin dışarı çıkmaya çalıştığı o anı hissedersiniz. yüzünüz hissizleşmiş, gözleriniz kan çanağına dönmüş ve ateşiniz yükselmiştir. aynı zamanda elleriniz de buz keser, soğuk soğuk terler. ve bu böyle sakinleşene kadar devam eder.