iNSAF: Merhamet ve adâlet dâiresinde hareket. Hakikatı kabul ve itiraf.
(Eğer bir mes'elenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına tarafdar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır. L.)
gidelim buradan.
senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim..
ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna. sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların...
sözcüğün kökeni arapça nısf ( yarım, yarısı, yüzde 50'si) kökünden gelir. ingilizce karşılığı olarak da fifty fifty, yani elli elli anlamındadır. sözcüğün yapısı dikkatle incelendiğinde bir denge ve adalet unsuru vardır.
'nısf' yani 'yarım' sözcüğünden türemiştir.
gerçekte tam ortadan 'yarmak', yargıda bulunurken 'ikiye bölmek', yani 'adaletli davranmak' anlamına gelir.
cündioğlu nun bu yorumundan anlamamız gereken; yargıda bulunurken insaflı olmak aslında adaletli olmaktan farksızdır.
bu nedenle, sözlükte insaftan yoksun olarak yapılan her tanımın, insaftan yoksun olarak yazılan her yargının aslında adaletsizliğe sebep olduğunu ve bu adaletsizlikten sahibinin sorumlu olacağını düşünüyorum.