tarantinonun neden tarantino olduğunu anlatan filmlerden biri. bir yönetmen anlatmak istediğini bu kadar iyi anlatır herhalde. filmin bölümlerden oluşması. birbirinin rövanşı niteliğindeki bölümlerin gelişmesi ve sonunda bir düğüme ulaşması 2 buçuk saate rağmen insana soluksuz izletiyor. bir tarantino özelliği olarak bolca kan ve şiddet her zamanki gibi var. ayrıca hemen her filminde kullandığı yakın çekim bir ayak sahnesi de (iki taraflı ajan aktrisimizin ayağına albay hans'ın ayakkabıyı taktığı sahne) yine gözlere çarpıyor. brad pitt'in kullandığı aksan, albay'ın incelikle seçilmiş kelimelerden oluşan uzun cümleleri filmdeki kahramanlaşma ögeleri. kısacası bir tarantino başyapıtı.
filmde albay hans rolüyle christoph waltz* filmin tek kahramanı. rolü oynamaktan daha ileri ne varsa onu yapmış, rolünü yaratmıştır. yahudi kızın ailesinin katliamını yapmış olduğu gibi yahudi kızın sinema salonunda yapacağı katliama sebep olmuş, göz yummuş, orada hitlerin bile öldürülmesini sağlayıp brad pitt'in * paketi olarak abd'ye postalanıp hayatını rahatça devam ettirecek olan tek alman subayıdır.
bana göre bütün bunlar tesadüf değil yönetmen quentin tarantino'nun ustalığıdır.
izlediğim en iyi filmlerden, kesinlikle. tabi "acaba burada ne mesaj vermeye çalışıyorlar?","bu filmle bilinçaltımıza ne işlediler?" kafasıyla izlersen beğenmezsin filmi. quentin tarantino yönetmenliğiyle brad pitt'in oyunculuğu birleşince ortaya güzel bir ürün çıkmış. kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
harika bir film. ayrıca bir insanın filmden, sanattan anlayıp anlamadığının ölçütü bile olabilir. yani bu filmi rezil bulanlar genel olarak "keloğlan kara prens'e karşı" ya da yarrak gibi klasik amerikan aksiyon filmlerini filan beğenir. bırakın bu işleri.
hani bazı maçlardan sonra hakemler hakkında denir ya 'ince ince doğradı' diye, işte bu da ince ince yahudi propagandası yapan bir film olmuş. ha beğenmedim mi, beğendim. zevkle izledim. fakat film sanki günümüzde yahudilerin yaptıkları katliamlara bir kılıf uydurma çabası içindeydi.
filmde albay hans landa' rolüyle Christoph Waltz cannes fil festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülü ve en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar'ını almıştır sene 2010.
kaptan amerika da zamanında bunu yaptı soysuzlar çeteside. tarantino yine kendini belli ediyor. güzel bir film tabi ki. brad pitt i de marlon brando taklidi yaparken gördük ya daha ne olsun *
izlenmesi gereken, eğlenceli, oyunculuk seviyesinin üst seviyede olduğu film. hayatınızın 2.5 saatini renklendirebilir.
ama tüm bunlar filmin tam bir beyin mastürbasyonu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. çok açık ve net bir şekilde amerikalılar kendilerini tatmin etmişler. ha amerika savaşı kazanmadı mı? evet kazandı. ama bu apaçi aldo nun dediği gibi hitler amcayla sikişme şeklinde olmadı.
holivud büyük bir silah. işin özeti bu.
brad pitt ve christoph waltz oyunculuğun doruklarında gezinmiştir ayrıca bu filmde.
yeni izlemiş olduğum ve bundan utandığım film. filmde beğendiğim bir iki noktaya değinmek istiyorum:
- alman kılığına giren bir amerikalı gerçek bir nazi subayına yakalanır. nasıl mı? üç adet iskoç viskisi isterken elinin işaret, orta ve yüzük parmağını kullanır. ancak almanlar elleriyle üç işaretini başparmak, işaret ve orta parmakla yaparmış. filmde açıklıyor zaten ama çok zekiceydi.
- gülmekten yarıldığım sahne ise galaya suikast için gelen brad pitt ve saz ekibi italyan olarak tanıtılır. orda dikkatli bakanlar bilir brad pittin ifadesi aynen marlon brandodur. yarmıştır resmen.
Brad Pitt'in oyunculuğunun çok iyi olduğu filmdir. Adam hem yakışıklı, hem de işinde iyi. Ulan bari birinde iyi olsaydı, ikisini birden götürünce kıskanıyor insan.
Quentin Tarantino'ya ait başyapıt. ismi için 1978 yapımı italyan filmi Quel Maledetto Treno Blindato'dan ilham alınmıştır.
Oyunculuklarda Brad Pitt en iyi performansını sergilemiş, Christoph Waltz ise yıldızını iyiden iyiye parlatmıştır.
--spoiler--
Tarihsel gerçeklikten saparak farklı bir kulvara girerek seyirciye harkulade bir hayal gücü festivali yaşatmış olan filmin sonu da ters köşe yatırır.
--spoiler--
--spoiler--
alternatif tarih yaratmak için hitleri sadece iki korumayla bir locaya sokan film olsa da brat pitt'in de filmin sonunda dediği gibi bir baş yapıt olarak kalbimizdeki yerini alan filmdir.
--spoiler--
eli roth'un "margariiiitiiii" şeklinde italyan ismini telafuz etmesiyle yaran filmdir. ayrıca ciddi bir şekilde yahudilerin sempatisini kazanma amacı taşıdığı her halinden belli olan filmdir. tarantino'nun karakterler üzerinde çalışmalarında cesurca, hiç bir şekilde kaygı duymaması ve dalgaya alması, sanıları çarpıtması sebebiyle olumsuz eleştirileride vardır. örneğin joseph goebbels'in tercümanıyla hayvan gibi kişniyerek sevişmesi ki; kendisinin karısını aldatmadığı bilinir, nazilerin hiç bir politika gütmeden sadece ve sadece yahudilere olan nefretleri yüzünden savaşı başlattıkları falan filan işte. sırf yahudileri gıdıklama filmidir.
fakat her şeye ramen, Christoph Waltz'ın sinema filmlerinde ender görülen bir performansı film seyrine ivme kazandırmıştır.
ikinci dünya savaşını anlatan ve kalite olarak üst klasmanda yer alması gereken bir tarantino filmi. filmin girişi ve ortalardaki bar sahnesinde gerilim en üst düzeyde tutulmuş ki seyirciyede yansıyor bu. tabii ki herkes filmden ziyade hans landa karakterine hayran. rolüne bu kadar oturan bir tip daha var mıdır bilinmez. o kadar güzel bir bayanı elleriyle boğmak dışında gayet başarılı idi. madem kaçacaktın niye boğdun sorusu sürekli kafayı kurcalıyor tabii. brad pitt karakteri yavşak amerikalı rolüne tam oturmuş. lakayt konuşması, uyuz hareketleri ile bir çok kişiyi gizli nazi hayranı yapma tehlikesi görülmüş olacak ki bar sahnesindeki prezantabl casuslarla karizma kurtarılmış. tüm amerikan filmlerinde olduğu gibi düşman lider, olabilecek en subjektif biçimde verilmiş ki bu kadar kötü bir hitler tiplemesi uzun zamandır seyredilmemişti. sanki hot shots' daki saddam hüseyin. filmin sonuda ancak hayallerde olacak kadar berbat ve bu filmin en zayıf yanını oluşturuyor. yahudi gazı alalım diye filmin sonu tam bir komediye dönmüş. bütün alman askeri ve mülki erkanı orda film izliyor, salonun ve binanın dışında nöbetçi, asker falan yok. bizim arkadaş kapıları çatırt diye üzerlerine kolayca kitleyebiliyor. her şeye rağmen sırf başı ve ortası için bile bir çok kez izlenebilecek bir film. hele ki filmin başındaki lapadite ailesine damat olarak gitmek hayalleri varken.