tarantino sever biri olarak beğenmediğim film.
--spoiler--
2.dünya savaşı ve yahudi soykırımına tarantino yorumu ile bakmak isteyenler için birebir..fakat beklediğimin aksine gayet taraflı ve basit bi yorum olmuş..sonunun ne olacağını bildiğimiz action filmi gibi..senaryo oldukça basit , karakterler çok sağlam değil ,hani tarantinoya zorla holocoust filmi yaptırmışsın gibi bir hali var..ortalıkta şaklaban gibi dolaşan bi hitler var..sonra 5 tane eleman çete kurup koca 2.dünya savaşını bitirecek operasyonu gerçekleştiriyorlar falan , valla tarantinonun ne yapmaya çalıştığını ben anlamadım...sanırım hepsi senaryonun vasatlığından gözüme batıyor yada böyle yaratıcı bir yönetmenden beklentim daha fazla...tarantino sen bence mafyalı , soygunlu ,katana lı filmlerle devam et baba boşver 2.dünya savaşını , holocoust'u...
--spoiler--
velhasıl kelam bence izlemeyen bişey kaybetmez..
amerikan filmlerinde hep almanlar kaybeder. yine aynı filmlerde amerika almanlar' ı yener. amerika yahudileri sever. sevecen amerikanlar yahudidir. yahudiler katledilmiştir. katiller almanlardır. almanlar' ı yenen amerikanlar kahramandır... 180 dk sonunda yahudi sevgisi kusan, nazilere söven bünye olmak. kısacası tarantuladan post tarantino' dan yönetmez olmaz amk. bired pit de arada kaynadı ben ona üzülüyorum..
tarantino'nun kadın ayağını yine ihmal etmediği son filmidir. özellikle diane kruger'in ayağı "sindrella" simülasyonu sahnesinde kırmızı ojeli kırmızı ojeli görünmektedir. ayrıca sinema sahibi kız da vurulduğu sahnede yalınayaktır.
tüm nazi komutasını ve -tarihin akışını redderek- adolf hitleri bir sinema salonunda öldürmek tam da quentin tarantino ya yakışacak bir fantezi.
uluslararası bir standat kabul edilebilen imdbnin bu film için puanı 10 üzerinden 8,4, yani genel sinema dünyası için iyi bir film, tabi şahsi kanatim olarak harika, benim gibi ve bir çok tarantino hayranı için olmazsa olmaz herşey var bu filmde; başta, tabii ki hiç bir yapaylığa meydan vermeyecek kadar doğal ilerleyen müthiş diyaloglar.
sinema bir sanat ve bu sanatın en usta sanatçılarından biri q. tarantino..
görselliğe önem veren, efekt meraklısı kişilerin, yüksek ihtimalle sıkılacağı filmdir. diyalog seven, farklı ses tonları ve aksanlara meraklı olan kişilerin ise kesinlikle izlemesi gereken filmdir. ikinci dünya savaşına postmodern bir bakış açısı getirmiştir ve klasik filmlerin arasından sıyrılmayı bu şekilde başarmıştır.
--spoiler--
özellikle sonlarına doğru, tiyatroda üç çakma italyan ile ss subayımız arasında geçen diyalog, tekrar tekrar izlettirir kendini.
--spoiler--
harcayacak yaklaşık iki buçuk saati olan herkesin, bir kere de izlemesi gereken filmdir.
--spoiler-- hitler'in karargahında arkada asılı haritada türkiye'nin üzerinde "türkei" değil "otmanien"(bir nevi "osmanlılar") ifadesi bulunan tarantino filmi.
--spoiler--
tarantino'nun filmidir. yalakalık yaptığı söylenir nitekim yapmış gibi de bir görünüm vardır fakat bu bir sanatsa izlediğiniz yapımı tarafsız izleyip sonucunda ki hazzı değerlendirirsiniz . bu film olmuştur fazla da söze gerek yoktur.
gerçeklik konusuna gelince yüzüklerin efendisi ve matrix ne kadar gerçekse bu da o kadar gerçek bir filmdir. üstad size farklı bir tarih anlatmış resmen uçmuş siz hala gerçeklik arıyorsanız vay halinize.
eksikleri var mıdır evet vardır o yüzden 10/6.7 diyorum.
mutlaka görülmesi gereken bir tarantino filmidir.
--spoiler--
filmin son sahnesinde sinemanın yanması beni bi tür orgazma ulaştırdı sanırım.
--spoiler--
2,5 saâtten sonra bende bıraktığı tek iyi anı diane kruger'in* ayaklarının güzelliğini farketmem olmuştur.
lan, boş beleş film çekilir de bu kadar da yapılmaz ki!
filmleri tarih öğrenmek için izlemeyen ve tarihi filmlerden öğrenmemiş biri için bile eziyettir. tarihî hataları falan geçtim de...
hangi mal yerleştiği bombalar patlamak üzereyken iki dakika içinde zaten ölecek kişilerin üstlerine şarjörler boşaltır?
oyunculuklar, brad pitt'e karşın, oldukça iyiydi. o bile rôl yapabilmiş ya... helâl olsun!
quentin tarantino'dan tiksinme nedenlerini anlatmak yerine artık doğrudan bı filmi izlemelerini önereceğim insanlara. bir insan bir tane bile eli yüzü düzgün, içi dolu, salça/ketçap reklâmı gibi durmayan film çekmez mi? çekmiyor işte.
from dusk till dawn'da "taşak geçmiş" dedik. pulp fiction'da "arkada bir öykü var sanki" deyip kendimizi kandırdık. reservoir dogs zaten pulp fiction jr. kategorisinde... natural born killer'ta "sinema" anlayışı zaten ortaya iyice çıkmıştı. kill bill'de hem beş para etmez bir senarist ve yönetmen hem de beş para etmez bir insan olduğunu ortaya koymuştu.(bilmeyene not: oyunculara tek film parası verip iki film çıkartmaya kalkmıştı deyyus)
mallık bende ama. ne diye izlersin ki bu herifin çektiği şeyleri?
yaklaşık 20 senedir çekmek istediği, kafasında kurduğu, salt oyuncuları seçmek için bile aylarca kafa patlattığı bir filmdir.
hep söylüyorum, tarantino sineması bir tür sinemasıdır artık. eğer ki tarantino'nun sinema anlayışından, filmlerinde yarattığı karanlık atmosferinden, sonsuz hissi veren diyalog sahnelerinden, her filmde gözümüze sokulan fetişlerinden, ustalarına saygı niteliğinde yaptığı göndermelerden hoşlanmıyor iseniz, yahut daha önce bir tarantino filmi izleyip de hoşlanmamış iseniz, bundan sonra zahmet edip de tarantino filmi izlemeye kalkmayın artık.
en basiti, eğer izlemediyseniz gidin kill bill serisini ya da pulp fiction'ı bulun izleyin bir yerlerden. bu ikisi, sinemasının ulaştığı üst noktalardandır. bunları beğenmediyseniz, içinize sinmediyse kalkıp da inglorious bastards'ı hiç izlemeyin zaten. zamanınıza yazık.
bir filmde hiçmi kötü rol yapan oyuncu olmaz.
kadın oyuncular bu kadarmı yakışır bir filme.
yine bir tarantino klasiği.uzun sohbetler.aşırıya giden öldürme sahneleri.
ve sigara içen insanlar.führer in katliamına karşı yahudilerin intikamını anlatan tarantino
yine kendi stilinde bir bsşyspıt ile karşımızda.
sadece col hans landa karakterini canlandıran christoph waltz için bile izlenilebilecek film. mimikleri , birden fazla dili konuşması, uyanıklığı ve komik replikleriyle sinema tarihinin efsane kötü adamlarındandır bence.
yorumları okuyunca ve imdb puanini gorunce sinemadan bir bok anlamadigimi bir kez daha anladigim filmdir.
tarantino filmi olmasaydi herkes kufur edecekti eminim. inanilmaz sıkıcı (burasi yanlis anlasilmasin diye turkce'ye dikkat ettim) bir filmdir. tamam oyunculuklar super diyecek soz yok. ama yeter artik ayni konu, ayni senaryo, ayni hikaye. hollywood film sikintisi cektikce yahudi-nazi olaylarina girmeye devam ediyor. ayni bizim ulkemizdeki turban olayi gibi. konu mu yok? yap hemen yahudi-nazi filmi. nazileri pis goster tamamdir. yahudilerle sorunum yok tabi ama hep mi bunlar ezilmis amk. birisi de ciksin yahudileri elestirsin filmlerde. neyse konudan sapmayalim.
diyaloglar cok uzun. diyaloglarin uzun ve sıkıcı oldugu her filmin -ha tabi biraz da alengirli laflar ederek- harika sayildigi bir donemdeyiz. yazgı diye sikindirik bir filme harika diyen adamlar tanidim ben. buna elbette ki tum zamanlarin en iyilerinden diyecekler.
belki de bir daha izlemeliyim bilemiyorum. hele ki fight club'la falan karsilastiranlar olmus ki ben onlara girmiyorum bile.
yıllarca yahudi lobisinin etkisinde çekilen 2. dünya savaşı filmlerine çok farklı bir boyut kazandıracak tek bir kişi varsa o da elbette tarantinodur.nazi yavşaklığına karşı yahudilerin de elinin az çok armut toplamayacağını anlatmıştır ya da bunun böyle olmasını istediğinden çekmiş bu filmi tam bilemedim şimdi o zamanlar yaşanan olayları neyse işte oyunculuğa gelince hans landa karakterini oynayan herif nedir öyle ya insanı nazi yapar herif,ne harika bir oyunculuktur öyle. özet geçmek gerekirse esaslı olmuş bir film.
tarantino'nun stiline alışık olmayanların "yarısında çıkacakları" film.
bunun dışında o italyan aksanı taklidi, "biz üçü böyle yaparız" gibi küçük nüanslarla zaman zaman da gülümsetir.
filmden öğrendiğimiz şey; her memleket kendi aksanıyla kendi dillerini konuşur, farklı dili konuşan insan, aksanı sayesinde hemen farkedilir.
bir de 3 öyle işaret edilmez, edilirse böyle nalları dikersiniz.
shosanna'nın nalları dikmesine ramak kala dağda bayırda heidi misali kaçışı ve son nefesindeki varyasyonları dikkat çekiciydi.
aldo; amerika'nın bir yerlere demokrasi götürme alışkanlığını vurguladı sağolsun. italyanca konuşma çabaları takdire şayandı.
eli roth yani donny'nin psikopatlaştığı sahneler de başarılıydı.
sıkıcı bir savaş filmi olmaması sebebiyle izlemeye değer. müzikleriyle de altyapı oldukça beslenmiş.
brad bu sözüm de sana; yaşlandın ben sana söyleyeyim.
son yılların orijinal filmlerinden bir tanesi. tarantino ustanın etkisini daha film başlamadan hissedebiliyorsunuz. kaldı ki oyuncuların performansı da es geçilecek değil. velhasıl tam arşivlik bir film.