yazarak okuyarak öğreneyemeceğini farkedip konuşarak ingilizce öğrenen kişidir, çocukken kimse elinde Türkçe veya herhangi bir dilin Kitabı ile gelmedi çevresini dinleyerek dokunarak sorarak konuşmaya çalışarak öğrendi. o yüzden çok normaldir.
konuşun, yanlış yapın, yanlış yaparken daha da çok konuşun. doğru kullanım için uğraşan insan ingilizce öğrenebilir ama konuşamaz. gülene, eleştirene bakmayın.
özgüveni yüksektir. elinde 6 kur sertifikası olup da hello diyemeyen tipler buna söver söver durur. o ise hepsinden habersiz her geçen gün birkaç kelimeyi daha doğal yollardan yani konuşarak öğrenir.
yıl 2012 filan olmalı. yurt dışınde bir hotelde arkadaşlar ile kahvaltıdayız. kahvaltı için seçimleri söylüyorsunuz ve görevli veriyor.
arkadaşa:
-would you like to olive?
arkadaş:
+ i am not olive.
ben:
kanka kadını iyi ikna ettin zeytin olmadığına.
lhbfbşSALFHBBERLIGELIG
o gün kadın zeytini vermedi ama biz yıllarca makarasını yaptık. nasıl motive oldu ise adam şu an muhteşem bir ingilizceye sahip beni falan katlar.
ben daha kötüsünü daha evvel yapmış ve bir yabancı kıza gözüm (my eyes) ile alakalı bir şey diyecekken dil sürçtü ve götüm (my ass) dedim.
tabi o an o kızdan başka taşak geçecek biri yoktu ve:
-really omg.
dediydi.
bilmediği bir dili öğrenmenin daha iyi bir yolu var ise elbette konuşmamak gerek.