Bırakınız ölsünler politikası. Herkesi eve soksan ekonomik olarak baya etkileneceksin zaten, bizim gibi ülkeler herkes eve girerse bir süre sonra kıtlık bile yaşayabilir. Her şey normalmiş gibi hayatı devam ettirmek lazım. Ölenler ölmeli kalanlar kalmalı.
insana bulaşan corona türlerine en yüksek bağışıklığı onlar kazanacak. hastalık 10-20 senelik süreçler dahilinde ölümcül hale geldiğinde ingiltere bugünlerde gözden çıkardıklarıyla geleceğini kurtarıyor olabilir. tabi böyle olmayadabilir virüs tarih sahnesinden silinedebilir.
ama tutumları tamamen bilimsel ve akılcı.
el cevab:
bırakın bu hümanizma ayaklarını. insan, dünya dengelerinin temel virüsü. bu anasını siktiğiniz gezegende artık biraz ölmeniz gerekmiyor mu sizcede? antibiyotikler, gelişen tıp, gdo, sınırsız besin derken şişen dünya nüfusu ne olacak 10 sene içinde 30 milyara mı çıkacak? doğanın gizli katilleri bu virüsler ilk canlıdan da eskiler ve emin ol kontrol sende değil.
tek bir bakteri çeşidini dünyadan yok et. tüm insanlar bir seneye kalmaz ölür. tüm insanları yok et. dünya 10 sene içerisinde kendini yeniler. oturduğun evde çiçekler açar. kuşlar yava yapar.
dünya davranışlarınıza er geç bir tepki verecek. bu ya bir virüsle, ya da başka bir şeyle olacak. ama yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz ve elbette bir kaçınız sevdiklerinizle birlikte öleceksiniz. ne yazık ki.
ne akılcı yöntemi? bu hastalığa bağışıklık kazanmanın çok zor olduğu biliniyor.
tanım: batmakta olan avrupa'nın yandan yemeye başlayan ülkesinin aldığı dandik önlem.
not: ab'den ayrılsalar da hala avrupa kıtasındalar.
şu bilimden ilimden bihaber olup da ingiltere'yi öven mahluklar orada ingiltere yerine pakistan yazsaydı ne yobazlık kalırdı ne çomarlık. bunlar dışarıya ihraç edecekleri vatandaşlarıyla dünyayı da tehlikeye atmaya devam edecekler. var mı dur diyen?
Hayatı durdurup, kimsenin sokağa çıkmamasını sağlamak kadar kötü bir yöntem değildir. Çünkü bu evlerde kalma süreci 3-4 ayı geçer ve milletin kredi kartlarında da limitler tükenirse, marketler dolu olduğu halde (olmazsa sıkıntı) alım gücü çok düşmüş bir toplumla karşı karşıya kalabiliriz... çünkü bu ekonomik durumda özel sektörde hiç bir kurum para kazanmadan maaşları uzun süre ödeyemez... bunun sonucu da açlık, yağma ve toplumsal karışıklıklar olabilir. En iyisi hayatı devam ettirip açlıktan, yağmadan ve ortaya çıkacak karışıklıktan ölmektense virüs bulaşsın daha iyi. ingiltere böyle düşünüyor galiba.
ne yazık ki şimdilik günlük ve sanki gelen tepkilere göre şekil alıyormuş gibi bir izlenim vermektedir. britanya nüfusunun dünya nüfusuna oranı %0.87 iken, dünya toplam coronavirus vakalarının %1'ine sahiptir. bu da nüfusuna oranla salgından biraz daha fazla bir pay almış gibi okunabilir. peki ya ölüm oranları olarak? şu ana kadar 55 kişi ölmüş, yani gidişat şimdilik kontrol altında. o zaman ingiltere hükümeti nasıl bir yöntem uygulamış da bunun meyvası böyle olmuş? bunların anlamı ne?
doğrusu koskocaman bir hiç: bu ve bunun benzeri yığınla rakam ve istatistiğin henüz hiçbir manası yok. ortada dolaşan ve aslında salgın olmasının ötesinde kimsenin hakkında tam olarak doğru dürüst ve işe yarar birşey bilmediği bir hadise ile karşı karşıyayız. birileri bir yerlerde hastalığı anlamak ve mümkünse aşı geliştirmek ile boğuşuyor; yani bunların yapılıyor olduğuna inanmak zorundayız. ancak sahada en büyük mesele insanların panik düzeyini kontrol etmek ile ilgili. gerek ingiltere'nin, gerekse tüm diğer ülkelerin bu bilinmezlik durumu karşısında şimdilik yapabildiği tek anlamlı "mücadele" kültürlerinin anlayacağı bir tonda paniğin önüne geçmeye çalışmak, o kadar. diğer tüm mücadele hikayeleri şu an için deneme yanılma bile sayılamayacak tavsiyelerden ibaret.
ingiltere hükümeti şu ana kadar hiçbir yere doğru dürüst bir tek yasak veya yaptırım bile getirmiş değil; insanlar ve kurumlar "toplaşmayın, birbirinizden uzak durun, yaşlıysanız evden çıkmayın" tavsilerine göre tedbirler alıyorlar, etkinliklerini iptal ediyorlar. biyolojik vaziyeti tam bilinmeyen, iki hafta sonra mutasyon geçirip neye dönüşebileceği henüz belli olmamış bir salgın ile anlayacağı dilden mücadele edebilecek bir seviyede olmadığımız için, bu bilinmezlik içerisinde en makul adım insanların sakin ve birbirlerine saygılı olmaya çalışmasıdır.
özetle "ingiltere'nin corona ile mücadelesi" diye hakkında tartışılabilecek, diğer ülkelere göre kıyas yapılabilecek, ahkam kesilebilecek bir mevzu henüz mevcut değil. "sürü bağışıklığı işe yarar mı acaba" diye bir teori attılar ortaya, bu doğru, ama bu teoriyi hayata geçirmek adına yapılmış hiçbir ciddi hareket yok. gidişata göre yarın çıkıp bu teorinin tam tersi adımlar bile atabilirler. bu ihtimaller, teoriler ve fanteziler karmaşası sadece ingiltere için değil, diğer tüm ülkeler için geçerli: herkes kendi kültürel vaziyetine göre bir "mücadele ediliyor" mesajı vermek zorunda. elbette "bak falanca ülke şunu yapmış, filanca bunu yapmamış" lafları dolaşacak. eğer öne sürülmüş bir teori panik yaratırsa ortaya başka bir teori atarlar, yeter ki elle tutulur bir cevap ve çözüm geliştirilene kadar toplumsal adabımızı belirli bir medeni seviyede tutmayı başaralım. nihayetinde mücadele denen şey her ne ise, iki ayrı cephede sürdürülmek zorunda: biri biyolojik ise, diğeri de psikolojik.
sakin ve saygılı olun, ne ingiltere'yi, ne kendinizi, ne de başka bir ülkeyi şu aşamada kesip biçmeyin, erken daha...
bize hiç örnek teşkil etmeyen bir mücadele yöntemidir. Bilinç ve kültür meselesi. Bir, ikinci bakış açısı bunların elinde muhakkak ilaç yada aşı vardır açıklamıyorlar, o yüzden bu kadar rahattırlar. Olabilir mi? Olabilir..
Zira abd ilk aşıyı yaptı 2 gün önce. Kendi kendime düşünüyordum bunlar tedaviyi bulmuşlardır diye. Başkasına verirler mi? Vermezler. Verseler de (ingiliz bilim insancıkları) parayla yada istediklerinde ancak..
Bunu " akıllı bir yöntem " olarak görenleri anlamıyorum. Madem doğru bir hamle bu çık abicim dışarı kap virüsü evdekilere de bulaştır bakalım noluyor. Evdekilere de anlatırsın "ingiltere böyle yapıyor merak etmeyin" diye.