Hindistan'da katliamlar yaparak,Afrika'daki insanların elinden topraklarını alıp onları karın tokluğuna çalıştırarak,müslümanlara tasma takıp fotoğraf çektirerek asil olacaksam aman kalsın. Ben barbar olmaya razıyım.
ingiliz Kralı VIII. Edward istanbula Atatürkü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce:
- Bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!... dedi.
Sonunda ingiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam Kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürke dönerek:
- Sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim. Kendimi ingilterede zannettim, diyerek memnuniyetini bildirdi.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Krala eğilerek:
- Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim, dedi.
Bütün sofradakiler Atatürkün zekasına hayran oldular.
Atatürk garsona da görevine devam et emrini verdi.
Hayatımın önemli bir kısmını Ingiltere'de geçiren ve hala Ingiltere'de olan şahsıma kahkaha attırmış gerçektir. Avrupa'nın en asil milletlerinden biri olabilirler ama asla Türk asaleti yoktur hiçbir millette.